28 Eylül 2011 Çarşamba

Tanrı’nın Doğum Günü- Burak Özdemir (Eleştiri)

Burak Özdemir`e ait Tanrı`nın Doğum Günü isimli kitaba yazılmış eleştiridir:

Diyaloglar halinde kaleme alınan bu kitapta güya Tanrı Dona ve yazar chatleşiyorlar. Dona’nın “Tanrı” olması okuyucuda psikolojik bir baskı yaratıyor ve bilinç altında tüm söylediklerini doğru ve tartışılamaz kılıyor.

****
•Kötülerin (İblis’in bile) iyilere hizmet eden gizli kahramanlar haline getirilişi
•Düalite/Polarite prensibini kullanarak her şeyin çift yaratıldığından yola çıkarak “şeytan”ın kötülüğünü dünyevi bir yanılsama olarak gösterme
•İblis- şeytan kavramları konusunda okuyucunun kafasını bulanıklaştırma
•Allah’ın her yerde” olduğundan yola çıkarak ve bunu çarpıtarak özünde Tanrı ve insanın bir bütün olduğunu iddia etme (panteizm-pananteizmi empoze etme)
•Allah’ın tekamüle ihtiyacı varmış iftirasını atma

Sayfa 69-70
Dona: Şeytana gelince... Elbette şımartmadım onu. O şımarmayacak kadar olgun bir ruhtu.
Ben: Tanrı şeytandan övgü ile bahsediyor! Hayretten ölmek üzereyim. Şeytan olgun bir ruh muydu? Şeytan senin ve dolayısıyla insanların düşmanı değil miydi? Şeytanın günahını mı alıyoruz milyonlarca yıldır?
Dona: İblis bir sembol olmayı sevgiyle kabul etti. Hepsi bu.
Ben: Kötü adam rolünü mü teklif ettin ona?
Dona: Alemde hep beraberdik. Tüm ruhlar, sen ve ben. Ben ruhumdan bir parçanın tekamül etmesine karar verdim. Bu serüvende kimlerin yer almak istediğini sordum.
Ben: Şeytanın rolü neydi tam olarak?
Dona: Tekamül serüveninde iyinin karşıtının yani kötünün de olması gerekiyordu. Şeytanın ve ekip arkadaşlarının görevi ise insanlık tarihi boyunca kötüyü temsil etmekti. Kuran’da hem İblis, hem de şeytan kelimeleri ayrı ayrı geçer. Adem ile ilgili olaydan önce ondan İblis diye bahsedilir. Şeytan İblis’in insanın yaratılışından sonra taşımaya başladığı addır. İblis kendi adı; şeytan ise üstlendiği rolün adıdır. Şeytan şeytanın avukatlığını yapmak üzere dünyaya gelmiştir. Senin doğruyu yanlıştan ayırt etmeni kolaylaştırmak için.

****

•Ahireti inkar ettirip, ayet cımbızlama yöntemiyle reenkarnasyon inancını benimsetme böylelikle Kuran’da vurgulanan “hayatın bir sınav olduğu” felsefesinin yerine, “hayat bir okuldur aslolan tekamüldür, herkes düşe kalka da olsa tekamül etmek için bu dünyadadır” felsefesini benimsetme (ki bu da ödül/ceza sistemini kaçınılmaz bir şekilde yok eder çünkü)

Sayfa 77, 78, 79’da ahireti inkarı etmenin temeli oluşturulduktan sonra sayfa 80’de reenkarnasyon inancı aşılanıyor.

Kitapta Bakara Suresi 56. ayet reenkarnasyona delil olarak gösteriliyor:

“Sonra, ölümünüzün ardından sizi dirilttik ki, şükredebilesiniz. ”

Buradaki “şükredebilesiniz” kelimesinden yola çıkarak ayette ölümden sonra yeniden bedenlenince şükrettiklerinden bahsedildiği iddia ediliyor.

Oysa ayet bağlamından çıkarılmazsa “apaçık” çünkü 55. ayet şöyle:

“Siz şunu da söylemiştiniz: "Ey Mûsa! Biz, Allah`ı apaçık görmedikçe sana asla inanmayacağız. " Bunun üzerine sizi yıldırım çarpmıştı. Ve siz bakıp duruyordunuz. ”

Bu ayetlerin reenkarnasyonla uzaktan yakından alakası yok!

****

•Tekamülünü / evrimini tamamlamaya yaklaştığını söyleyen, yeniden doğup- doğmama seçeneğinin kendi elinde olduğunu iddia eden yarı-tanrı bireylerden oluşan sözde “farkındalık sahibi”, kibirli, üstün, elit bir ırk oluşturma.

Sayfa 429 - 18. Bölüm
Ben: Şimdiii, Hz. İsa model insan ya. Tekamül etmiş ve tanrısallaşmış insan modeli. Amacın bu modeli çoğaltmak. 9. tekamül kuşağına ev sahipliği yapan dünyada, ona verdiğin özelliklerin de çoğalması lazım.

****

•Araya doğru bilgileri serpiştirip, yanlış bilgiyi insanlara doğru ile birlikte empoze etme (spiritualist-ruhçu öğretinin vazgeçilmez taktiklerinden biridir)
•Dinin kaynağının yalnızca Kuran olduğunu savunan rasyonel müslümanları kendi kötü oyununa alet edip, uzun vadede mezhep ve hadis savunurları karşısında mağlup duruma düşürmek

Sayfa 448-451 arası hadislerin dinin kaynağı olamayacağı ile ilgili mantıklı bilgiler içeriyor.

****
•Kuran’da olmayan Mehdi/ Mesih kavramlarını varmış gibi gösterme
•“Müteşabih ayet teknolojisi” adı altında ayetlere sembolik anlamlar yükleme- cımbızlama

Sayfa 500’de “Müteşabih ayet teknolojisi” altında bir “ayet cımbızlama methodunu” görüyoruz.

Dona: “Sabrettiğinize karşılık selam size. Dünya yurdunun sonu ne güzel. ” (Rad, 24)
Ben: Ayet “ahirzamanı” tarif ediyor!
Dona: İsa’nın gönderdiği selamı tekrar alalım şimdi. “ Selam üzerimedir; doğduğum gün, öleceğim gün, diri olarak yeniden kaldırılacağım gün de” (Meryem Suresi, 33)
Ben: Aman Tanrım! İsa “ben geliyorum” diyor!

Rad suresi 24. ayet
Yaşar Nuri Öztürk çevirisi: "Selam size, sabrettiğiniz için! Ne güzeldir şu sonsuzluk yurdu!" derler.
Elmalılı Hamdi Yazır: "Selam sizlere, sabrettiğiniz için! Bakın dünya yurdunun ne güzel sonucu!"
Edip Yüksel: "Sabrettiğinizden ötürü selam (barış ve huzur) size olsun. Bu ne güzel son durak!"

****
•Kendine elçi- seçilmiş- görevli misyonu yükleme

Sayfa 609
Dona: Beni seni “Son tefsir”i kaleme alman için tuttum.

****
Burada sayfa no’su ile belirttiklerimin dışında bu kitapta cennet ve cehenneme sembolik anlamlar yükleyen, daha da ötesi cehennemi tümüyle inkar ettiren bölümler de mevcut.

Eleştirim Burak Özdemir’in fikirlerinin böyle olmasına değil, nitekim günümüzde –bilhassa da son dönemde- benzer içerikte pek çok kitap yazılmakta ve kitapçılardaki raflardaki yerini almakta. Benim eleştirim Burak Özdemir’in bu fikirlerini/sanılarını, Kuran’ı kullanarak, ayetlerin anlamlarını eğip-bükerek Kuran’la uyumluymuş gibi göstererek insanlara sunmasında ve Kuran’ı çok iyi bilmeyen, onun mesajını henüz yeterince kavrayamamış insanlarda inanç sapmasına neden olmasına...

****

Kimbilir belki de bir zamanlar Adem’e ve eşine “Rabbinizin sizi şu ağaçtan uzak tutması, iki melek olmayasınız yahut ölümsüzler arasına katılmayasınız” diyerek öğüt verdiğini iddia eden ve yeminler ederek ayaklarını kaydıran İBLİS şimdi de;

“Rabbinizin Kutsal kitaplarda cehennem var demesi aslında korku düzleminden ötürü ya da cehennem vicdan azabı çekmenin sembolleştirilmiş hali... ”

“Rabbinizin kitabında şeytandan sakının, o sizin için apaçık bir düşmandır demesi siz daha iyi kavrayasınız diye, aslında şeytan falan yoktur, kavramlar zıtlarıyla beraber var oldukları için size varmış gibi gözükmektedir... ”

“Rabbinizin bu Kuran’ı göndermiş olması, o zamanlar insanlığın, günümüzdeki bilgilere hazır olmamasıydı. ”

gibi fısıltılarıyla yalanlarına yalan katıyordur.

NOT: Yazıda verilen sayfa numaraları baskıya göre değişiklik gösterebilir.

5 yorum:

  1. Çok güzel bir yazı yazmışsın.

    Ayrıca Evrim Teorisi/Reenkarnasyon/Hristiyanlık/Alevilik/Budizm

    gibi birçok din diye kabul edilen öğretinin
    temeli de tekamüle dayanıyor.

    Ben bunların bazıları hakkında çok detaylı
    araştırmalar yaptım.

    Uzun vadeli bir planın neticeleri olarak
    günümüzdeki din ve hatta mezhep farklılıklarının
    ortaya çıkışı aynı kökten türeyen bu öğretinin
    bazı güçlerce dayatılması sonucu ortaya çıkmış...

    Mesela Nakşibendilik diye de bir mezhep var ki
    bu da Brahmanizm, Hinduizm'e dayanan bir köke
    sahiptir. Cübbeli Ahmet gibi adamların mensup
    olduğu tarikatlerde birtakım sohbetler asnasında
    hadis diye anlatılan çoğu bilgi Budist rahiplerin müslüman evliyalara çevrilmesi ile
    çarpıtmak suretiyle dinleyenlere aktarılıyor.

    YanıtlaSil
  2. Evet arkadaşım, ben de sana aynen katılıyorum.
    Ne yazık ki durum böyle.

    İnsanların bir an evvel kendilerine İslam adı altında yutturulanlardan kurtulup, Kuran'daki gerçek İslam'a yönelmeleri gerek.

    Selamlar

    YanıtlaSil
  3. merhaba
    kitabı ben de okudum.yazınızı okumadan önce de kuran'a uymayan,fazlaca yoruma dayanan yerleri farketmiştim.
    ama bazı konulardaki bakış açısı veya düşündükleri iyice araştırılıp netleştirilebilir diye düşünüyorum.
    örneğin;
    yazıcı 2 melek ve kader konusundaki düşünceleri bence kader konusunda şimdiye kadar duyduğum en mantıklı ve rahatlatıcı bir açıklama olarak geldi bana.yani özetle,aslında ilk doğduğumuz anda boş bir deftere sahip olduğumuz, bir meleğin Allah'ın sorularını bize sorduğu (hayattaki dönüm noktaları,karar aşamaları vb.) diğer meleğin de bizim bu sorulara verdiğimiz cevaplarla yaşamımızı,karar ve yapıp ettiklerimizi yazması.
    bana göre güzel bi kader açıklmaası.ne tanrıdan kopuk bi kader anlayışı ne de "alnımıza ne yazıldıysa onu yaşarız" gibi robotik ve kötü bir kader anlayışı.
    burak özdemir'in bu yorumu kuran'la da uyuşuyor gibi gözüküyor.

    Kuran'daki mütaşabih ayetler de bence çok gizemli bi konu.ve yine Burak özdemir'in bu kavrama yönelik açıklamları da bana mantıklı geldi :) yani bazı ayetlerin "dönüşebilen,dinamik" ayetler olması.çünkü Allah da bazı ayetlere muhkem bazılarına da müteşabih diyor."mütaşabih ayetlerin anlamını Allahtan başkası bilmez" deniyor ayette(3/7) peki allah tüm kitabı açıklamıyor muydu?niye bazılarının anlamını gizlemiş? böyle sorunca kendime Burak Özdemir'in "mütaşabih ayetlerin anlamı doğru zamanda (örneğin günümüzde) açığa çıkacak" şeklindeki yorumları mantıklı gelmeye başlıyor.

    tekrar tekrar dirilme konusu kesinlikle çok derinlikle araştırılması gereken bir konu ama Duhan suresi/8.ayette yazılan ifade gerçekten de dikkat çekici.
    Burak Özdemir'in sayfa 85'teki tespitleri bence düşündürücü.özellikle "geçmiş atalar" ifadesi.yani Allah neden atalar kelimesinin başına "geçmiş" demeyi gerekli gördü bu da araştırılması gereken bi konu bence.

    yine Nuh Peygamber'in 950 yıl yaşaması?? yani bu konuyu sadece Allah "ona özel" uzun ömür vermiştir şeklinde açıklamak yeterli midir??

    tasavvuf konusunu tam olarak bilmiyorum.liseden öğrendiğim bi "enel Hak" konusu var.acaba Kuran'daki Sad/72'deki "Allah'ın insanlara ruhundan üflemesi" konusuyla ilgili midir bu konu??

    bu yazdıklarım herhangi bir öğreti veya felsefeyi savunma amacıyla yazılmış şeyler değil.kimseyi körükörüne savunmuyorum yanlış anlaşılmasın.okuduklarım arasında kafamda beliren soruları yazdım sadece.bu konularla ilgili bir araştırma yazınız varsa Kuran'a dair paylaşırsanız sevinirim

    şimdiden teşekkürler,kolay gelsin :)

    YanıtlaSil
  4. Bu kitap hakkında şöyle bir hikayem var hem paylaşmak isterim hemde bunun üzerine yorum getirmek isterim.

    Bu kitabın adını ilk duyduğum zaman ben sempatik bir dille yazılmış "Dünyayı güzel günler bekliyor" tarzı mesajlar veren olayı aslında dinle alaka kurmadan anlatan bir kitap olduğunu düşünmüştüm. Kaale almadım sevmem böyle pozitif enerji yaşasın tarzı anlatımları.

    Sonra koyu ateist ve insanları ateistliğe sevk eden insanlara toplum içinde inançlarından dolayı (ki bu arkadaş geniş çevreye sahip sadece müslüman değil bir hristiyana, yahudiye hatta bunlarıda geçiyorum bir deiste bile) inancından dolayı hakaret edebilcek düzeyde bir arkadaştır kendileri onun diline dolanmış şekilde gördüm. Hatta abartmıştı imana geldim tarzı konuşmalar yapmaya başladı.

    Etrafındaki geneli üniversite öğrencisi olan arkadaşlardan kitabın nasıl kabul gördüğünü görmeye başladım. Velhasıl ben bunun Allaha şirk koşan bir kitap olduğunu kavradım ilk sayfalarında ama bu biraderler beni örümcek kafalısın yobazsın bağnazsın işte o günün yazılmış kitabı bugün anca böyle geçerli olur tarzı suçlamalarda bulundular :)

    Uzun lafın kısası bu insanlar bu sayede bi inanç sahibi oldular ve bu inanç tamamen şirke dayalı bir inanç sohbetlerini görmeniz lazım. Sadece şunu sorgulamak lazım Kur'an'ın imana getiremediğini bir kulun yazdığı kitap getiriyorsa kesinlikle o imanda bir terslik vardır :) Hatta çok büyük bir terslik ama burda sayfanın ahengini bozmak ve sizede saygısızlık etmek istemedim.Uslubumu korudum :)

    Bu olaya böyle sempatik bakılmamalı ve eleştriye açık bi konu aslında iyi niyetli gibi yorumlarında kabul edilemiyecek yorumlar olduğunun farkedilmesini diliyorum :)

    YanıtlaSil
  5. Hangisine cevap yazsam diyorum da bu eleştiriyi buraya koyandan başlıyayım,şimdi bakış ve bunun getirdiği yorumlar vardır,şimdi yazar bu kitabı herkes anlasın diye yazmadı tabiki içimizde ki bazı kimseler ki bunlar islam dinini beş şarta sığdıran denyolardan bahsediyorum,şimdi efenim adam tasavvuf kitabı yazmış sen hanzo gibi din kitabı veyahut roman kitabı gibi okursan sen yanlışa düşersin aa bak burda şirk koşmuşta burdan cımbızla çekmişte,eee yani? bu adam bunu kitap olarak yazabiliyorsa ve bunu günümüzün asimile olmuş internetle yatıp kalkan bu gencliğe yine bu yolla empoze etmeye çalışmışsa ne olmuş? diyorlar ki bazı islamı çözmüş arkadaşlarımız ben dinimi açarım okurum öğrenirim, bu kadar kolay olmadıgnı herkes biliyor o yüzdendir ki bu gibi kitaplar bu ülkede lazım okunulması gerek,sadece içerisinde ki ayetleri örnek verip anlatbiliyorsa ve bu ergen neslin aklına ''ulan acaba mı'' sokuyorsa ,bu kitap güzedir yanlışıyla doğrusuyla.

    YanıtlaSil