28 Eylül 2011 Çarşamba

Ayetlerle Kitap Ehli ve Yahudiler

Bilindiği üzere Kuran’a bütünlük içinde bakılması ve kendi kendine tefsir ettirilmesi gerekiyor.

İyi kalpli, erdemli olan ve Allah’a şirk koşmayan Yahudilerin ve diğer din mensuplarının Allah nezdindeki durumu:

Bakara 62 Şu bir gerçek ki, iman edenlerden,Yahudilerden, Hıristiyanlardan, Sâbiîlerden Allah'a ve âhiret gününe inanıp barışa ve hayra yönelik iş yapanların, Rableri katında kendilerine has ödülleri olacaktır. Korku yoktur onlar için, tasalanmayacaklardır onlar.

Maide 69 Şu bir gerçek ki, iman edenler, Yahudiler, Sâbiîler ve Hıristiyanlardan Allah'a ve âhiret gününe inanıp hayra ve barışa yönelik iş yapanlar için korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar.

Seçilmişlik iddiasına Allah’ın tutumu:

Cumua 6 De ki: "Ey Yahudiler! Eğer insanlar arasında yalnız kendinizin Allah'ın dostları olduğunu sanıyorsanız, buna gerçekten inanıyorsanız, hadi ölümü isteyin!"

Bakara 111 Yahudi yahut Hıristiyan olandan başkası cennete asla giremeyecek dediler. Bu, onların hurafeleri/anlamını bilmeden okuyuşları/kuruntularıdır. De ki onlara: "Eğer doğru sözlü iseniz hadi getirin susturucu kanıtınızı!"

Bazı Yahudilerin din konusunda yaptıkları bozgunculuklar:

Nisa 46 Yahudilerden öyleleri var ki, kelimeleri yerlerinden kaydırırlar; din içinde sövgüler üreterek, dillerini eğip-bükerek: "Dinledik, isyan ettik; dinle, dinlenmez olası, davar güder gibi güt bizi" derler. Eğer onlar, "Dinledik, boyun eğdik, dinle, bak bize!" demiş olsalardı, kendileri için daha hayırlı ve daha yerinde olurdu. Fakat Allah, küfürleri yüzünden onlara lanet etmiştir. Pek az bir kısmı hariç, iman etmezler.

Maide 41 Ey resul! Kalpleri inanmamış olduğu halde ağızlarıyla "inandık" diyenlerin küfürde yarışırcasına koşanları seni üzmesin. Yahudilerden bazıları yalancılık etmek için dinlerler; huzuruna çıkmamış olan başka bir topluluk için dinlerler. Yerlerine oturmuş kelimeleri, yapılarını bozup değiştirirler. "Size şu verilirse alın, eğer o verilmezse çekinin." derler. Allah birini fitneye çarptırmak isterse sen onun için Allah karşısında hiçbir şey yapamazsın. Bunlar o kişilerdir ki, Allah kalplerini temizlemek istemiyor. Dünyada bir rezillik vardır onlar için; âhirette de büyük bir azap var onlara.

Müslümanlara karşı tutumları konusunda uyarı:

Maide 82 Şu tartışılmaz bir gerçektir ki, insanların iman edenlere en şiddetli düşmanlık duyanlarını, Yahudilerle şirke batanlar bulursun. Şu da tartışılmaz bir gerçektir ki, insanların iman edenlere sevgide en yakın olanlarını "biz Hıristiyanlarız" diyenler bulursun. Bu böyledir. Çünkü o Hıristiyanlar içinde derin araştırmalar yapan keşişler, kendini Allah'a adamış rahipler vardır. Ve onlar, kibre sapmazlar.

Yahudiler ve diğer kitap ehline karşı müslümanın takınması gereken tutum:

Maide 51 Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları gönül dostları edinmeyin. Onlar birbirlerinin gönül dostlarıdır. Sizden kim onları gönül dostu edinirse o, onlardandır. Allah, zalimler toplumunu doğruya ve güzele kılavuzlamaz.

Burada çok dikkatli olunması lazım ki bunların nasıl davranışlar sergileyen Yahudi (kitap ehli) olduğu hemen 6 ayet sonra açıklanıyor:

Maide 57 Ey iman edenler! Sizden önce kitap verilenlerden ve küfre sapanlardan, dininizi oyun ve eğlence edinenleri dost tutmayın. Eğer inanıyorsanız Allah'tan sakının.

Zaten kitap ehli ve dolayısı ile Yahudilerle (şirk koşmayanlarıyla) evliliğe bile izin verilirken arkadaşlığa izin verilmemesi mümkün olamaz:

Maide 5 Bugün size bütün temiz nimetler helal kılındı. Kendilerine kitap verilmiş olanların yemekleri size helaldir. Sizin yemekleriniz de onlara helaldir. Mümin kadınların iffetlileriyle, sizden önce kendilerine kitap verilmiş olanların iffetli hanımları da mehirlerini verdiğiniz takdirde; iffetinizi korumanız, zinadan uzak kalmanız ve şunu-bunu dost tutmamanız şartıyla size helaldir. İmanı tanımayıp nankörlük edenin ameli boşa gitmiştir. Ve o, âhirette de hüsrana uğrayanlardandır

SONUÇ:

Gerçekten iman eden ve hayra ve barışa yönelik işler yapan Yahudiler -dünya nüfusu içinde sayıca fazla olmasa da- var. Bunların da ahirette kendilerine has ödülleri olacağını söylüyor Rabbimiz.

Yahudi ve diğer kitap ehlinden Allah’a şirk koşmayanlarla değil dost olmak evlenilebilir bile, fakat bunlardan İslam’la dalga geçen, dini alaya alan, küçük görenlerle dost olunmaması gerekiyor.

Ayetler Müslümanlara en şiddetli nefreti müşrikler ve Yahudilerin sergilediğini söylüyor. Ama bu elbette her Yahudi’nin aynı olduğu anlamına gelmiyor. Çünkü yine ayetler içlerinde sayıca fazla olmasa da cennetliklerin de olduğunu ifade ediyor.

Siyonizm asla hafife alınmamalı ama Yahudilikle birbirine karıştırılmamalıdır. Bu ayrım iyi yapılmazsa, kendisine Adem'e secde etmemesinin gerekçesi sorulduğunda "Beni ateşten yarattın onu topraktan ben ondan üstünüm" diyerek, üstünlüğü takva yerine ırkta arayan kibir küpü İblis'in adımlarını izlemiş oluruz.

9 yorum:

  1. Eh kardeş alacağın olsun :)

    tükkanı açtın da bize niye haber vermedin? Michael'dan öğrendim.Hayırlı olsun
    sevgiler

    YanıtlaSil
  2. Hoşgeldin:)

    Sitem etmekte haklısın valla...
    Ama daha çok yeni ve tüm yazılarımı eklemedim.
    Henüz haber vermemem ondandı. Sağolsun Michael da önermiş, ben de görünce şaşırdım.

    Sevgiler

    YanıtlaSil
  3. Evet

    Bizim aslında kitap ehliyle bir problemimiz yok,zira onların doğru duranlarıyla hep iç içe yaşadık,osmanlı da halklar birlikte yaşadı.Hatta peygamberimizin zamanında daha o zamanlar müslüman olmayan (müşrikti)iran savaşta ehli kitap (hristiyan) bizansı yendiğinde müslümanlar buna üzüldü,bu sırada da bir ayet indi (ayet hatırımda değil) bizansın yeniden savaşıp kazanacağını haber veriyordu.

    Sonuç olarak bizim asıl düşmanımız müşriklerdir ve michael'ın blogu ile illuminatiyi araştıranların tanık olduğu örgüt mensupları ise müşriktir.Bu yahudi düşmanlığını müslümanlara aşılayanlar da onlardır.Bakalım bu senaryo nereye kadar varacak?

    Sevgiler

    YanıtlaSil
  4. Hayırlı olsun bloğun kardeşim...İslamiyet yolunda yaptığın her hayırlı çalışmada Rabbim yar ve yardımcın olsun...

    YanıtlaSil
  5. Hoşgeldin ve çok teşekkürler Aslancım:)
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  6. Kardeş öncelikle yazılarını takdir ediyorum fakat perişan bir meal kargaşası olduğuna da dikkat çekmek istedim.

    Yukarıdaki bazı meallendirmelerin çok yanlış olanları var...

    Mesela, Bakara 62, yahudilere söylenen sözdür. Yani geçmişteki yahudilere söylenmiştir. İstersen ayetleri verirken bir de devamını oku öyle daha iyi anlarsın...

    Sonra, Kelimeleri yerinden kaydırma çalışmaları mevzuunda külliyen yanlış meal ile tercüme yapılmış bir kaynaktan almışsın.

    Ne yazık ki bazı Kuran Tercümeleri böyle affedilmesi imkansız hatalar yapabiliyor. Sana Abdulaziz Bayındır'ın "Doğru Bildiğimiz Yanlışlar" kitabını tavsiye ederim ama zamanın belki olmayabilir.

    Demek istediğim, orada bu konu çok güzel açıklığa kavuşturulmuş... Açıklardım ama çok uzun, artık senin alakana bırakıyorum, sorarsan söylerim.

    Ama esas konuda sorun yok, sonuna kadar destekliyorum :)

    YanıtlaSil
  7. @Orhan

    A. Bayındır'ın o kitabına göz atmıştım ben. Kitap ehli konusunda kendisine sorulan soruya cevap verdiği videoyu da izlemiştim. Onun düşüncelerini biliyorum bu konudaki. Abdüzaziz Hoca gerçekten iyi niyetli, cesur, özellikle tasavvuf -tarikatler vs. konusundaki tutumu takdir edilesi-desteklenesi birisi ama henüz tam olarak Kuran'daki İslam'a yüzde yüz yönelmiş biri değil. İnşallah zamanla bu da olacaktır diyelim:)

    Kitap ehlinin ahiretteki durumu ile ilgili farklı görüşler olduğunu biliyorum.

    Ben Kuran'a bütünlük içinde bakınca Kitap ehlinin "şirk koşmayan" ve "bozgunculuk yapmayan"larının içinde (ki sayıca oldukça az gibiler) cennetliklerin olduğunu anlıyorum.
    Hele ki kendilerinin Kuran'daki gerçek İslam'la tam olarak tanışma durumu olmadıysa yani kendilerine bir sebeple tebliğ tam olarak ulaşmadıysa bu durum daha da kuvvetleniyor.

    Müşriklerle evlenmek yasak, kafirlerle evlenmek yasak, müslümanım diyen zinakarla evlenmek bile yasak (tövbe etmediyse) ama Allah'ın sınırlarını çiğnemeyen kitap ehli ile evlenmek yasak değil. Bu önemli bir husus, bunu iyi düşünelim.

    Maide 41
    yuharrifûne : tahrif ediyorlar, değiştiriyorlar
    el kelime : kelime
    min ba'di : sonradan
    mevâdıı-hi : onun yeri
    yekûlûne : diyorlar
    in ûtîtum hâzâ : eğer size bu verilirse
    fe huzû-hu : o zaman, o taktirde onu alın
    ve in lem tu'tev-hu : ve eğer o verilmezse
    fahzerû : o zaman, o taktirde kaçının, sakının

    Yazıda verdiğim Yaşar Nuri'nin Maide 41 meallendirmesinde bir sorun olduğunu düşünmüyorum.

    Selam ve sevgiler

    YanıtlaSil
  8. Bu konu uzun demiştim. Meal perişan ona hiç girmiyorum yalnız şu dikkatimi çekiyor:
    ------------------------------------------------

    Sen "müslümanlık" denince farklı bir şey anlıyorsun herhalde ki "kitap ehli" diye farklı bir sınıf canlandırıyorsun zihninde.

    Bak kardeşim...

    İslam yeni bir din değil, bunu zaten biliyorsun ama bazen insanlar bilgileri beraberce düşünemezler...

    Kitap ehli ne demek? Kendisine kitap verilmiş olanlar...

    Yani?

    İsa, Musa, as. ın zamanında kitapla tebliğde bulunduğu insanlar..

    Onlar, neydi? Yahudi miydiler? Hristiyan mıydılar? Hayır! ! Onlar müslümandı. Yahudilik sonradan geldi...

    Yani Hem kitap ehlinden olacak, hem şirk koşmamış olacak -e tamam işte müslüman adam- sen niye İslamın dışındalarmış gibi düşünüyorsun ki?

    " İslam " ne demek? Teslim olmuş, Allah'a iman etmiş demek... Bu özelliklere haiz olan her insan adı ne olursa olsun -ister satanist olsun(nasıl bir benzetme bu ya)- sonuçta o sadece etiket olur.
    -------------------------------------------------

    Nisa 46 tercümesi yanlış yapılmış. Bu yanlışın sebebi mealdir.

    Yani arapça biliyor musun bilmiyorum. Zaten dikkat edersen bir gariplik var, fark edersin iyi okursan.

    İşittik ve karşı geldik demiyorlar. Öyle deseler dillerini eğip bükmekle ne alakası var işte alenen karşı geliyorlar. Orada itaat ettik diyorlar. Ama öyle bir kelime kullanıyorlar ki iki anlama geliyor. Yani çok anlamlı kelimeler kullanıyorlar ki başka taraflara da çekilsin diye...

    Ayetin devamında da örnek veriliyor, "şu şu kelimeleri kullansaydınız ya" şeklinde bir tepki var. Yani anlamı net olan kelimelerle itaat ettik deyin diyor Cenab-ı Hak, ama onlar başka anlamları olan itaat ettik kelimelerini kullanıyorlar.

    Ama mealci adam ne yapıyor? İlk kelimenin ikinci anlamını çeviriyor. İkinci kelimenin zaten anlamı açık onu da çeviriyor.

    Okuyucu ne yapıyor? Bu ne? deyip ayette ne anlatılmak istendi diye düşünüyor...

    Nereden bilsin arapçada bazı kelimeler birkaç anlama geliyor da göndermeler yapılıyor da, şu da, bu da...

    Tercümeyi bir basıyorsun, ne kafiye kaldı, ne edebiyat, ne belagat, ne ahenk, ne mana, ne de mesaj!!

    Tavsiyem: her insan sırf para kazanmak için sayfalarca, kitaplarca bilgi öğreniyor, 10 yıl ingilizce dersi görüyor niye? Sırf belki bilim adamı olur da dünyayı takip eder de, okur da anlar da birleştirir de, yeni bir şey çıkarır da, bunu da o dille yayınlar diye(olaslık hesaplarına göre %0.00000000001) işine yarayacak bir dil için hayatını harcıyorsun...

    Taş çatlasa 50 yıllık mal-mülk(o da olursa) için bu dil gayreti!!

    Peki sonsuz hayatın teminatını veren kitabın dilini neden öğrenmiyorsun be kardeşim!! Matematik te bir kural var: sonsuzun yanında bütün sayılar eşittir: 0'dır. Yani dünya hayatındaki tüm şeyler aslında kıyaslarsan 0'a eşit.

    Öyleyse kimse Arapça yı neden ö(nemse)ğrenmediğini diğer tarafta açıklayamaz. Bu yüzden Arapça öğrenin.

    Hele bu çağda, 1 yılda yavaş yavaş ustası olursunuz ben size söyleyeyim.

    YanıtlaSil
  9. orhan çok bilmiş bir yapın var bi ton yorumunu okudum çok fazla dik kafalı gittiğinin farkında bile değilsin, defalarca sert çıkışlarına rağmen sana en hafif şekliyle yanıt vermiş hem emre hemde blog sahibi arkadaş ama sen tamam bilgi sahibisin ama konuşma tarzın hep şu ben bilirim siz bilmezsiniz bak ne cümle kurarsan kur aynen böyle diyorsun o konuşmandaki sertliği cümle yapından anlıyorum ben işte bu cehaletten gelir, söylediklerine tam inanmamaktan gelir. biraz daha sakin fikirlerini söylemeyi öğrenmelisin sonuçta hepimizin varacağı yer aynı bu varacağımız yere giderken en doğru olanı arıyoruz hepimiz ama en bilmiş benim diyerek her konuya dalman beni sinir ediyor bilesin.

    YanıtlaSil