23 Şubat 2012 Perşembe

Allah'a ve peygambere atılan büyük iftira: RECM (taşlayarak öldürme)

Bilindiği üzere zina İslam’da büyük günahlardandır ve müslümanların bu günahtan sakınması gerekmektedir.
Fakat Asr-ı saadette bile müslüman olduğunu söylese de nefsine yenik düşerek bu günahı işleyen insanlar olmuştur ve peygamberimiz döneminde bu suçu işlediği dört şahitle apaçık tespit edilenlere Allah, bekâr-evli, erkek-kadın ayırt etmeden toplum önünde 100 celde (yalnız deriyi acıtan ince değnek) vurulmasını uygun görmüştür. Bu cezayı Nur Suresi’ndeki şu ayetlerden öğreniriz:
Zina eden kadınla zina eden erkek... Yüz vuruş vurun her birinin ciltlerine... Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dini konusunda bunlara acıma duygusu sizi yakalamasın. Müminlerden bir grup da bunların cezalarına tanık olsun. (24:2)
Peygamberimizin vefatından uzunca bir süre sonra hadislerin Kur’an’a ortak koşulması ile birlikte mezhepler tarafından zinanın cezası “recm” yani taşlayarak öldürme olarak uygulanmaya başlanmıştır. Allah adına din uyduran müşrik karakterli kalbi hasta insanlar, Kuran’daki celde cezasının bekarken zina yapanlara verilmesini, evliyken zina yapanların ise taşlanarak öldürülmesini yani recmedilmesini uygun görmüşlerdir(!!!) Böylelikle Allah’a ve peygambere iftira atılmış ve recmle ilgili ayetlerin aslında nazil olduğu yani vahyedildiği ama ayetleri Aişe’nin odasına giren keçinin yediği gibi gülünç iddialar ortaya atılmıştır.
Günümüzde de ne yazık ki şeriatla yönetilen ülkelerde bu iğrenç, insanlık dışı ceza uygulanmakta ve hem Allah’a hem de peygambere bu yolla iftira atılmaktadır.



Oysa yüce Allah Kuran’da buyurur ve recmi savunan bu hasta karakterli insanlar da bu ayetleri sözüm ona bilip durur:
“…Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, kâfirlerin ta kendileridir.” (Maide 44)
“…Allah'ın indirdiğiyle hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir.” (Maide 45)
“…Allah'ın indirdiğiyle hükmetmeyenler sapıkların ta kendileridir.” (Maide 47)
Ve yine Rabbimiz müşriklerin, Allah’ın indirdiğine değil de atalarına uyarak, Allah’a nasıl iftira atabildiklerini şu ayetlerle bize göstermektedir:
Araf 28 Bir iğrençlik yaptıklarında şöyle derler: "Atalarımızı bu hal üzere bulmuştuk. Yani Allah emretti bize bunu." De ki: "Allah, edepsizliği/iğrençliği emretmez. Allah hakkında, bilmediğiniz şeyler mi söylüyorsunuz?"
Şimdi öncelikle evli olduğu halde zina edenleri taşlayarak öldürmenin Kuran’a niçin ters yani Allah’a ve peygambere atılmış pis bir iftira olduğuna delillerle bakalım:

Nisa 25 İnanmış hür kadınları nikâhlama genişliğine gücü yetmeyeniniz, ellerinizin altındaki genç, mümin köle kızlarıdan biriyle evlensin. Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Hep birbirinizdensiniz. O halde onları, ailelerinin izniyle nikâhlayın. Gizli dost edinmeyerek, zinadan uzak kalarak, iffetli hanımlar olmaları şartıyla onların mehirlerini örfe uygun bir biçimde verin. Evliliğe geçtikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınlara uygulanan cezasının YARISI uygulanacaktır. Bu, köle ile evlenme yolu, günaha ve sıkıntıya girmekten korkanınız içindir. Sabretmeniz sizin için daha hayırlıdır. Allah çok affedici, çok merhametlidir.
Yukarıdaki ayetten açıkça görülmektedir ki hür olmayan “evli” kadına verilen ceza hür olana verilenin yarısı kadardır. Taşlanarak öldürülme cezasının yarısı diye bir şey  olabilir mi? Elbette olamaz. Oysa 100 celdenin yarısı olur ki bu da 50 celdedir. Bu demektir ki Kur'an'a göre hür olmayan evli kadın zina ederse 50 celdeyle, hür olan evli kadın ise 100 celde ile toplum önünde cezalandırılır.  
Son olarak Kur'an'a göre taşlama cezasını uygulayan ya da müminleri bununla tehdit eden insanların nasıl insanlar, kimler olduklarına bakalım:
İbrahim peygamberin putperest babası ona şöyle der:
"Sen benim ilahlarımdan yüz mü çeviriyorsun ey İbrahim! Eğer bu işe son vermezsen, vallahi seni taşlarım. Uzun bir süre uzak kal benden!" (Meryem, 46)
Nuh peygamberi de müşrikler böyle tehdit etmişlerdir:
"Ey Nûh! Eğer bu işe son vermezsen, vallahi taşlananlardan olacaksın."(Şuara, 116)
Firavun kavminin Musa peygambere yaptıkları:
"Ben, beni taşlamanızdan Rabbim ve Rabbinize sığındım." (Dühan, 20)
Ashab-ı Kehf'in yine inkarcılarca taşlanma olasılığı:
"Çünkü onlar sizi ellerine geçirirlerse ya taşlayarak öldürürler yahut da sizi kendilerinin milletine döndürürler. O takdirde bir daha asla kurtulamazsınız." (Kehf, 20)


Ayetlerden de açıkça görüldüğü üzere Kur'an'da taşlama/ recm müşrikler, putperestler tarafından  uygulanan bir cezadır.
Müslümanların, müslüman olduğunu iddia edenlerin bir an evvel bu insanlık dışı uygulamadan vazgeçip, dinin kaynağının yalnızca Kur'an olduğu konusunda Allah'a teslim olarak tövbe etmeleri gerekmektedir.  



75 yorum:

  1. selamlar.

    oldukça güzel bir yazı. teşekkür ediyorum bu yüzden size.

    takip ettiğim bir blog un yazarı olmanız açısından fikirleriniz mahiyetimde önem arz ediyor.

    şunu merak ediyorum: dinin tek kaynağının kur an olması hakkında neler söyleyebilirsiniz? elbette ki islam dininin kutsal metni olan kur an ın geçerliliğinin, otoritesinin tartışılması gereksizdir. bahsettiğim şey "sadece" "bir tek" olan kaynak olarak neyi kastettiğiniz.

    mesela allah bizlere kur an da namaz kılın diyor, oruç tutun diyor, hacca gidin diyor, zekat verin diyor. detayları yok. bizlere emredilmişse kur an da biz de yapmak ile mükellefiz. ancak neye göre bu görevlerimizi ifa edeceğiz? salt kaynak kur an ise ben o zaman ne namaz kılabilirim ne de oruç tutabilirim. eğer ki tırnak içerisinde "sahih" hadislerle bizlere aktarılan bilgilere güveneceksek müzik dinlemek, satranç oynamak, 4 ilk sünnet 4 farz 2 son sünnet olan öğle namazını da ayrım yapmadan kabul etmeliyim. örnek verdim son durumda.

    fikirlerinizi merak ediyorum. mesela namaz konusunda ne düşüyorsunuz, namaz nasıl kılınmalı?

    şimdiden teşekkürler, ilerideki yazılarınızda kolaylıklar diliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evvela, antispiritualist kardeşimizi tebrik ederim, son derece önemli bir meseleye temas etmiş. Ama bir şeye nazar-ı dikkatinizi celbetmek isterim:

      Kuran'da namaz kılınışı yazar! Detaylara baktığınızda görürsünüz.

      Ayetleri sonra veririm ama şimdilik doğrudan yazıyorum.

      1. Kuran'da namazın 5 vakti de belirtilmiştir.
      2. Kuran'da namazda secde ve rüku edilmesi söylenir.
      3. Secde edenlerin alınlarındaki izden tanınacağı söylenir ki demek secdede alın yere değecektir.
      4. Peygamber 2 rekat namaz kıldırırken bir olay anlatılır kuranda ki, buradan namazda oturma olduğu geçiyor. Demek ki, bir "oturma" işi icra ediliyor.
      5. Kuran'da namazın tehlikedeyken "yürüyerek ve oturarak" da icra edilebileceği söylenir. Demek ki, normali ne oturarak, ne de yürüyerek. Yani dik durarak.
      6. Kıbleye dönmek şartı da kuranda geçer.
      7. Tesbih ve hamd etmek gereği kuranda geçer ki, tesbih "sübhaneke" , hamd ise "fatiha" nın karşılığıdır. Dikkat edilirse aynı kökten gelirler. Fatihada hamd edilir. Subhaneke'de ise tesbih edilir.
      8. Kuran okunması gerektiği de kuranda geçer.
      9. Abdestin detayları da kuranda geçer.

      İsteyene sonra ayetlerini tek tek de gösterebilirim, aceleyle yazıyorum şu an.

      Sanılanın aksine her bilgi Kur'an'da mevcuttur. Ancak bazı bilgileri hadislerden öğrenmeliyiz. Zira, peygamber de onu kurandan çıkarmıştır. Hadis kurana dayanmalıdır. Ama hazır çıkarılmışı var ise tekrar uğraşmak zaman kaybı olur. Hadisler değerlendirilmeli ve kuran süzgecinden geçirilmelidir. Hepsi uydurma değildir.

      Misal, İstanbul'un Fethi hadisi uydurmadır. Tafsilat isteyen sorabilir... İzah ve ispatına malikim.

      Sil
    2. Orhan,

      Teşekkür ederim, sağol.
      Namazla ilgili bir yazı ben de yazmayı düşünüyorum kısmetse ilerleyen günlerde.
      Sen de paylaşabilirsin tabi ilgili ayetleri.

      Selamlar

      Sil
    3. Dinde(islam) kaynak dörttür hafızlar..
      - Kitap
      - Sünnet
      - İcma
      - Kıyas-ı fukaha

      İslamda tek kaynak(kitap) olduğunu savunan kişiler hak mezheplere önyargıyla yaklaşabilir. Çünkü tek bir kaynaktan farklı tatlara sahip sular çıkmaz. Eğer biz de sadece kitap kaidesini alıp, diğer kalemleri yoksayarsak ibadetlerimizi hangi usul ve erkan üzere yapacağımızı bilemeyiz. Azcık okuyun la.. Kıt bilgilerimizle din üzerine derin derin düşünüp aforizmalar üretmenin anlamı yok. Herşey açık zira.

      Sil
    4. Hayır dinin tek kaynağı Kuran'dır.

      Neden böyle olduğunu anlatan sunum için:

      http://www.myspace.com/video/antispiritualist/din-alan-nda-tek-kaynak-kur-39-an/104053944

      Selamlar

      Sil
    5. Kuran'da namaz 3 vakit olarak geçer. güneş doğmadan ( sabah namazı ),güneş battıktan sonra ( yatsı ) ve gün ortası ( öğle namazı ) olarak Allah buyurmuştur. 5 vakit olarak namazı Kuran'da ben hiç görmedim.

      Saygılarımla,

      Habib Balcı

      Sil
  2. Selam Adamın biri,

    Ben teşekkür ederim asıl.

    Sizin de yönelttiğiniz ibadetlerin Kuran’da olup olmadığı sorusu başkaları tarafından da sıklıkla soruluyor ve elimden geldiğince cevap veriyorum. (Diğer yazıların altındaki yorumlarda vs.)

    Kısaca cevaplarsam, bahsettiğiniz ibadetlerin hepsi Kuran’da mevcut. Oruç da, namaz da, hac da, zekat da…

    Zaten namaz ve haccın Arap müşrikleri tarafından yapıldığını biliyoruz. Ayetlerde de onların sapıkça da olsa namaz kıldıkları söyleniyor. Allah’a da inanıyorlar, Rahman bile diyorlar ayetlerde. Ama O’nu mutlak otorite olarak görmeyip, araya bazı aracılar alıp tahrif ediyorlar tevhid mesajını. Yani ortada Allah inancı da bazı ibadetler de var fakat şirk ve hatalarla dolu.

    Günümüzde, atalardan bize aktarıldığı şekliyle ibadetlerin kusursuz ve Kuran'la bire bir uyumlu olmadığına, Diyanet'in dahi yanıldığına geçen sene canlı canlı şahit olduk. Oruca doğru zamanda başlanmadığına ve insanların ramazan boyunca sabah namazını vakti girmeden kılmaya yöneltildiğine de… Hatalı farzlar-uygulamalar uzun seneler içerisinde böyle giriyor işte dine.

    İbadetlerde mezhepler arası da bir sürü farklılıklar varken en mantıklı olan farzları Kuran’ın anlattığı şekliyle bir ekleme yapmadan uygulamak sizce de mantıklı gözükmüyor mu?

    Örneğin abdest konusunda üçer kez yıkamak yerine Kuran’da belirtilen şekilde yapmak. Yahut namazla ilgili “sabır ve namazla yardım dileyin” emrini içeren ayeti kaale alıp, yardım dileme imkânımız olan dilde namazı kılmak. Hac’da namazın üç vakit kılınıyor olması sizi düşündürmüyor mu örneğin?

    Şimdilik size şurayı okumanızı öneriyorum. Daha sonra inşallah uygun zamanda ben de bu konu ile ilgili bir yazı yazmaya çalışacağım:

    http://www.kurandakidin.com/?page_id=284

    Selamlar.

    YanıtlaSil
  3. Antispiritualist Kardeş,

    Yeni yazını yazmışsın eline sağlık

    Adamın biri rumuzlu kardeş, sen de hoş geldin. Bu konuda ben de bir iki şey söyleyeyim, genelde namazın kılınışı konusunu öne sürerek Kur'anın tek kaynak olamayacağını öne sürüp insanların da kafasını karıştırdılar hep.

    Benim tahminime göre bunu ilk yapan hangi asırda hangi amcaysa büyük ihtimalle Kur'anın okunmasını engellemek için yapmış olabilir(ler)

    Bir an için Kur'anın tek başına anlaşılmayacağını mutlaka bir desteğin lazım olduğunu var sayalım bu durumda Kur'an için iki düşünce ortaya çıkar,

    1- Kur'an eksiktir (haşa) tamamlanmak için bir yardımcı lazım
    2- Kur'an anlaşılamayacak kadar ağır bir dille yazılmış onun için bir açıklayan lazım gelir.

    Evet yukarıdaki önermeyi (Kur'anın tek kaynak olmadığı) kabul edersek bu iki maddeyi ima etmiş oluruz.

    Peki Allah ne diyor bu konuda?

    Yeryüzünde yürüyen hayvanlar ve (gökyüzünde) iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa hepsi ancak sizin gibi topluluklardır. Biz o kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Nihayet (hepsi) toplanıp Rablerinin huzuruna getirilecekler. ENAM 38

    Demek ki 1. şıkkı eliyeceğiz zira Kur'an eksik değildir.Her şey orada yazılı yine ayet numarası aklımda değil şöyle bir şey diyordu,'' Ne eksik ne fazla kitapta her şeyi açıkladık''

    Andolsun biz Kur'an'ı, anlaşılıp öğüt alınması için kolaylaştırdık. O halde düşünüp öğüt alan yok mu? KAMER 32

    Biz onu (Kur'an'ı), öğüt alalar diye senin dilinde indirerek kolayca anlaşılmasını sağladık. DUHAN 58

    Şu ayette daha çarpıcı bir açıklama var;

    Elif-Lâm-Râ. Bu öyle bir kitaptır ki, âyetleri muhkem kılınmış, sonra da herşeyden haberdar olan hikmet sahibi Allah tarafından âyetleri ayrıntılı olarak açıklanmıştır (HUD/1)

    Allah tarafından ayrıntılı açıklanmış. Nerede bu açıklamalar? Yine Kur'anın içerisinde.

    O zaman 2. şıkkı da eliyoruz.

    Madem, Kur'anda her şey açıklanmış ve maden anlaşılır bir kitap, o halde Kur'anı tek kaynak olarak kabul etmememiz için bir neden var mı. hemde Hz.Peygamber bile onu kendine kaynak edinmişken?

    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sn. gercekelektronik,

      Bir kaynağın doğruluğunu, kaynağın içinden alıntılarla doğrulamak ne kadar doğru?(Tekerleme gibi oldu ama :))

      Sil
    2. @Felix kardeş

      sorunu yeni farkettim kusura bakma. Benim bahsettiğim metod, kaynağı doğrulamak için değil açıklamak içindir.

      Kur'anın doğru kaynak olduğuna zaten inanan insanların, Kur'anda ne demek istendiğini anlamak için uygulaması gereken husustur.Yani bir ayette Allah ne diyor,niye diyor,nasıl diyor? Bunları anlamak için. Ama bunu yapan insan zaten Kur'anın doğru kaynak olduğuna inanması gerekiyor. Ama kalben inanır ama bilimsel verilere dayanarak doğru kaynak olduğuna aklen inanır.

      İnandıktan sonra da ayetleri ve derinde yatan manayı anlayabilmek için yine doğruluğuna inandığı kaynak olan kitabın içerisinden anlamak işidir.

      Anlatma işini becerememiş olabiliri :) o yüzden Abdulaziz bayındırın videolarının birinde bunla ilgili söylemleri var. O videoları bulunca buraya linklerini koyarım.

      Sevgiler

      Sil
  4. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  5. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  6. Bu ne ayak diremedir anlamak mümkün deil. 2 kafadar birbirlerini bulmuşlar, millete din dersi veriolar.


    Namaz ibadetinin şekli ne, ayetleri birleştir de onu göster millete. Şu an kılınan namaz doğru deil die sahte fetvalar vermekten ne zaman sıkılacaksın, çok merak ediorum. Seni kim otorite seçti de asırlardır milyonlar tarafından uygulanan ibadeti yanlış olmakla itham ediorsun? Allah sana da mı vahiy gönderior arkadaşım?


    Hacda 3 rekat namaz kıldıranlar vahhabilerdir, vahhabilik de siyonist eseri sapkın bir inanıştır, kendilerinden olmayanın müşrik olduunu iddia ederler. Bu adamların islamla örtüşen bir uygulama yapmaları olasılığı sıfırdır çünkü satanist rotschildler sayesinde kurulmuştur vahhabilik. İbni teymiye gibi sapkın görüşlü bir adamın eserlerinden esinlenerek de temelleri oluşturulmuştur. Mustafa islamoğlu, bayraktar bayraklı gibi ibni teymiye talebeleri de sizin kafanıza nakış gibi işlemişler maşallah vahhabiliği. Savunduklarınız hep vahhabi öğretisi.


    Kuranda ibadetlerin anlayarak yapılması gerektiinden kasıt acaba:

    1. Ana dilde ibadet yapmak mıdır?
    2. Kuran dilini öğrenip kuran dilinde ibadet yapmak mıdır?

    Kuranda, her konuya açıklık getirildii belirtildiine göre, arap kavmine mensup bir peygambere indii için dili arapça olduuna göre, evrensel bir din olduu belirtildiine göre ama evrende her kavim aynı dili konuşmadıına göre, neden hiç ayet yoktur çevirisinin yapılabilecei ile alakalı? Allah her konuya dikkat etmişken, bu konuyu mu es geçmiştir? Bu konuyu da, namaz ibadetinin uygulanması gibi, kulunun mantığına mı bırakmıştır? Bu din çocuk oyuncağı mıdır da, kulun keyfini bu kadar kollar ve yoruma açık bırakır kutsal kitabını?


    Ana dilde ibadet safsatalarıyla dinde reform yapmaya çalışıorsunuz kafanıza göre. Müslüman doğmamış ama sonradan müslüman olan biri, ilk iş gider kuran dilini öğrenir. Sen müslüman doğ ama kuran dilini gereksiz say, neden? E çünkü arapça öğrenmek zordur, kul da zora gelemez. Herşeyi ayetle açıklıorsun ya, ibadeti anlayarak yapma ile ilgili olan ayetin, ana dilde ibadet olduunu ispatlayacak bir ayet getir bana. Peygamber döneminde tercüme denen şey yok muydu arkadaşım? Peygamber, islama davet mektuplarını arapça mı yazdırdı davet yolladığı krallık ya da imparatorluklar arapça bilmezken?


    Hadi kendini kandırmışsın modernize edilmiş islama. Bari başkalarına net konuşma da millet senin fikrine itimat edip yanlışa düşmesin. Ne de olsa her islam, allah, kuran dien alim sayılır oldu bu cahiliye döneminde.

    YanıtlaSil
  7. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  8. Eksik yazmışım 5. paragrafı. Tamamliim:

    ...Peygamber, islama davet mektuplarını arapça mı yazdırdı davet yolladığı krallık ya da imparatorluklar arapça bilmezken? Demek ki peygamber döneminde tercüme vardı, o dönem yapılan bişeyin kuran için de yapılabileceini belirten bir ayet neden yoktur kuranda? ...

    YanıtlaSil
  9. Zion Satan,

    Daha evvel iyi niyetli bir şekilde sorularına cevap yazmıştım.
    Bundan sonra fikirlerini deliller sunarak, Kuran'dan ayetler getirerek yaz ya da çamur at izi kalsın mantığında yorumlarını BENİM BLOGuma yazma. Delilsiz konuştuğun her iftira dolu iletiyi sileceğim.

    Selam

    YanıtlaSil
  10. antipozitivist,

    Fikirlerini ayet makaslayarak savunmak senin adetin, benim deil.

    Senin çürük fikirlerinin temelsizliğini ispatlamak için delilleri sorularımın içinde sunuorum, anlamıorsan kabahat benim deil.

    Karşıt görüşe tahammül edemeip, muhalefet olanı iftiracı olarak yaftalaman da acizliğinin göstergesinden ibaret.

    Yorumları silip silmemen de umrumda deil. Tartışmayı bile beceremeyen birinin bloguna yazmakla ben kabah ettim haklısın. "Körler sağırlar birbirini ağırlar" tarzındaki blogunda sana bol kandırmalar!

    YanıtlaSil
  11. Zion Satan,

    Klişe ezberlerini sayıklamaktan başka bir şey ileri sürmüyorsun. Ne adam gibi bir itiraz, ne bir ayet tartışmaya açma. İtham, iftira, laf salatası başka da kayda değer hiçbir şey yok o uzun uzun yazdığın iletilerinde.

    Kıyam, rüku, secde sadece Muhammed peygamberin ümmetinin değil, Hıristiyan ve Yahudilerin de bildiği eylemler. Onların da ibadetlerinde var. Her gün yapmasalar da, yılın önemli günlerinde ifa ediyorlar. Kıyam etmek, secde etmek yürümek, koşmak, parmak şıklatmak kadar dünya üzerindeki herkes tarafından bilinen eylemler!

    Hıristiyanlar namaz kılarken:
    http://www.youtube.com/watch?v=DOqlNMMN2Qg&feature=endscreen&NR=1

    Museviler:
    http://www.youtube.com/watch?v=0aHWASyMjwg

    Müslümanların ilki İbrahim peygamber. Namaz da o günden beri var olan bir ibadet. Nokta.

    Delil üzere olan bizleriz, ayetlerle cevap veriyoruz. Zan üzere olan da sensin, papağan ezberlerinle kafa ütülüyor, alakasız başlıkların altında görüntü-bilgi kirliliği yaratıyorsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anti-ciğim,

      İstersen üstte yazdığım ayetleri sana boş zamanımda göstereyim şu boş tartışmayı cahillerle yapma.

      Yahud, sen bulup bir düzenlemeyle yazıya dökebilirsin herkes faydalanır. Namazın tamamı Kuranda geçiyor, eksik yok.

      Sil
  12. natas,

    Şu etiketten kurtulman senin için daha güzel olur;

    ''karşıt görüşlere tahammül edemiyorsunuz''

    Öyle olsa yorumları silerdik. Bak bir çok site forum blog v.s de öyle kolay yorum yazamazsın. Ama biz de öyle değil?

    Bana ''cahilce bir yazı olmuş'' diyen ateisttin bile yorumunu silmedim. ama karşı görüşe tahamülsüzlük gösterip sonra da

    -Karşıt görüşe tahamülsüzlük gösteriyorsunuz

    demek ne kadar ikna edici olabilir ki?

    Bak biz gerek antispiritualist gerekse başka arkadaşlar, sikkonun blogundan itibaren hep tartıştık birbirimizde zıt görüşler de mevcuttur.

    Ama birbirimizi asla itham etmedik.

    İşte asıl mesele bu.

    İslama inanan bir sen değilsin
    ilamı savunan bir sen değilsin

    Ama insanları islam dışı ilan etmek senin de haddine değil, benim de haddime değil, antispiritualistin de haddine değildir.

    O zaman neden doğru yanlış bilgilerimizi ortaya döküp analiz yapmıyoruz?

    Ama yooo ben yapıyorum, sağolsun antisipirutualist kardeşim de yapıyor bir sen pürüz çıkarıyorsun bunu anlamakta güçlük çekiyorum.

    Ve şu soruyu sormadan da edemiyorum;

    Yorum yaparken neden bu öfke?

    Sevgiler

    YanıtlaSil
  13. Neyse bu çok önemli bir konu olan ''recm'' konusu laf kalabalığında boğuntuya gitmesin,

    Recm konusunu eğer savunmak istersek, recm ile ilgili sözde ayetin bir keçi tarafından yendiğine inanmamız gerekecek ki eğer bunu yaparsak Allah'ın, Kur'anın korunduğuna ve eksiksiz indirildiğine ilişkin ayetlerini inkar etmiş durumuna düşeriz. Allah korusun.

    Tabi bir de madalyonun öteki tarafına da bakmak gerekiyor. Neden ille recm?

    Recm olayını isteyenlerin büyük bir çoğunluğu erkeklerdir. Ve bu erkeklerin büyük bir çoğunluğu da, ya zina yapan, ya da zina için fırsat kollayan ve bu durumda da kendi yaptıklarını başkaları da kendisine yapacak diye korku içerisinde yaşayan kimselerdir. Amaç güya kendi kadınlarını korumak!!

    Bu çok vahim bir durumdur, kendi korkularını ve bu korkulardan doğan öfkelerini dindirebilmek için Allah'ın dinine kanun uydurmak veya Allah'ın kanununu kendi egolarının keyfine uydurmak gerçekten kabul edilebilir değildir.Bunu açmak isterdim ama yazmam gereken örnekler buraya uygun düşmez.:)

    Bu tür uydurmaları öne sürenler daima bir adım önde olmuşlardır ve onların bu yanlışlarını göz önüne sermek kolay değildir. Serilse bile ikna edici olmak çok zordur çünkü sana saldıracağı silahı çok güçlüdür;

    DİN

    -Pis adam dine karşı çıkıyor
    -1400 yıllık peygamberin uygulamasına karşı çıkıyor pis kafir

    hatta

    -Sen Kur'ana karşı mı çıkıyon pis adam?

    Sen istediğin kadar Kur'anda yok de.Kur'anda olmayan hatta Kur'ana zıt olan bir şeyi din adamı? görünümündeki bir adam söylerse ve sen de '' bakın bu adam Kur'ana aykırı bir şey söylüyor'' dersen alacağın tepki şudur;

    -Sen kırk yıllık hocadan iyi mi biliyon?

    Bu yüzden şeytan büyük kitleleri çok rahat saptırabiliyor silahı da din ve din üzerine söylemlerdir;

    -Eskiler yanlıştı da bir sen mi doğrusun?
    -Sen hocadan daha iyi mi biliyorsun?
    -Aha sen bu şekilde dinden çıktın

    Bu söz örneklerini çoğaltabiliriz. Pek bu söze kananların durumu nedir daha doğrusu içine düşme ihtimalleri olan durum nedir?

    Yemin olsun, İblis onlarla ilgili sanısında isabet etti. İnananlardan bir grup dışındakiler ona uydular. SEBE 20

    E peki iblis nasıl bir zanda/tahminde bulunmuştu ki?

    İblis dedi ki: Öyle ise beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun (din) üstüne oturacağım. ARAF 16

    Ve dediğini de yapıyor o yüzden bu dini atalar dinine dönüştürmek yerine Kaynağı Kur'an olan Allah'ın dini olarak yaşarsak en azından büyük risklerden kurtulmuş oluruz Allah'ın izniyle.

    Sevgiler

    YanıtlaSil
  14. 1- Milyonlarca kişi asırlardır yanılıyor mu denilmiş; evet kesinlikle yanılıyorlar. Tıpkı hıristiyanların binlerce yıldır İncil'e aykırı bir şekilde, din adamlarına uyarak üçlemeye tapmaları ve diğer sapmaları gibi...

    Ya da Hindusundan Budistine milyarlarca insanın, hatta sözde din adamlarının yanıldığı gibi.

    Tek korunmuş olan dini kaynak Kuran'dır ve sadece onu izleyenler gerçekleri görebilmektedir.



    2- Gerçek bir Müslüman, yani "yalnız Kuran diyen kişi" yenilikççi değil, tam tersine tutucu ve muhafazakar olandır. Buna karşılık yenilikçi olanlar hadis-mezhepçilerle sufilerdir.

    Şöyle demiştim ilgili bir yazımda:

    Gerçekte ılımlı Müslüman hangi taraf?

    Yalnızca Kuran`ı dini kaynak edinerek, gerçek İslam`a yönelen insanlara şu günlerde "ılımlı Müslüman" veya "tatlı su Müslümanı" gibi tanımlamalarda bulunuluyor.

    Yani Kuran’daki gerçek dine yönelen insanlar, İslam`a çok da bağlı olmayan, dini günün şartlarına göre yumuşatarak yarım yaşayan kişiler olarak tanıtılmaya çalışılıyor.

    Gerçek ise, böyle olması bir yana dursun tam tersinedir. Kuran’dan başka dini kaynak edinmeyen Müslümanlar en tutucu, dinlerinin orijinal haline sadık grubu oluşturmaktadırlar.

    Dini tam anlamıyla yaşamak, hayatı tamamıyla İslam`a göre yönlendirmek de yine Kuran`daki dine yönelenlerin başarabildiği şeylerdir.

    Gerçekte İslam en ilerici ve güzelliklerle dolu yaşam felsefesini sunduğundan, bu yoldan gidenler dini modern çağa uydurmaya çalıştıklarından dolayı değil, sadece dini gerçek haliyle yaşadıklarından dolayı bunu yapmaktadırlar.

    Aslında "ılımlı ve tatlı su Müslüman’ı" olanlar, mezhep ve hadis öğretilerini benimsemiş olanlardır.

    Çünkü onlar o kadar ılımlıdır ki, Yahudilerden sünnet etme ve recmi, Hıristiyanlardan başörtüsünü, yine diğer öğretilerden çilekeşliği, inzivaya çekilmeyi ve ortaklar koşmayı almışlardır.

    Hadis ve mezhep öğretilerini benimseyenler, Kuran`ın yanında başka kaynakları da kabul ettiklerinden, Kuran`a bağlılık açısından, yani İslam`a bağlılık açısından "ılımlı" bir yol izlemektedirler. Hatta yine o kadar ılımlıdırlar ki, Hinduizm`den, ruhçuluktan bile birçok öğeyi almışlardır.

    Buna karşılık "yalnız Kuran" diyenler muhafazakâr yapılarıyla, İslam dışı hiçbir öğeyi din diye benimsemezler. Hurafeleri yanlarına yaklaştırmazlar.

    http://emre1974tr.blogspot.com/2011/07/gercekte-lml-musluman-hangi-taraf.html

    Selam ve sevgiler.

    YanıtlaSil
  15. merhaba,
    öncelikle tek kesin kaynağın Kuran olduğunu kabul ediyorum,bu konuda sorunum yok :)
    ben şunu dile getirmek istiyorum.zina edenlere verilen cilde 100 vuruş günümüz dünyasına göre biraz tuhaf ve eski kafalı bir yöntem gibi geliyor bana.(tabiki de allah böyle uygun görmüşse bunu sorgulayamam,yani geri veya mantıklı olmasını) sonradan pek çok kelime çevirilerinde ayetten farklı bir anlam çıktığını öğrendik.(mesela kadınları dövün değil de ordaki darb kelimesinin diğer anlamı olan uzaklaştırın gibi)
    yani demek istediğim bu cilde 100 vuruş anlatımında belki de daha farklı bir anlam gizlidir.bu yönde bir araştırmanız oldu mu?ya da böyle bir araşatırma yazısı bildiğiniz kadarıyla var mı?
    kuran tüm zamanlara hitap ediyorsa ayetlerin günümüze modern zamanlara da hitap etmesi gerekiyor.
    yani zina edenleri dövmek değil de onları ifşa etmek daha caydırıcı (ayette ifşa da var tabiki farkındayım.ama dövmek niye?)

    YanıtlaSil
  16. Zeynep merhaba,

    Sanırım fiziksel cezaları sorguluyorsun.

    Peki sence çağdaş olarak nitelendirdiğimiz hapis cezası fiziksel bir ceza değil mi?

    Allah korusun diyelim ki sen böyle bir hata yaptın. 1 ay hapiste mi yatmayı tercih edersin, toplum önünde 100 celde yiyip evine dönmeyi mi?

    Cevabın-tercihin değil burada sorguladığım. Demek istediğim şu ki göreceli bu ceza konusu, bana göre eski kafalı olan bir başkasına göre olmayabiliyor. Benim için 100 celde 15 gün hücrede kalmaktan daha iyiyken, bir başkası için tam tersi olabiliyor.

    Bu cezanın yerine başka birşey uygulanamaz diye düşünüyorum. Nur Suresi 1. ayet şöyle diyor zaten:

    Bir suredir, indirdik onu; FARZ kıldık onu... Ve içinde açık-seçik ayetler indirdik ki, düşünüp ders alabilesiniz.

    2. ayette de yine müminlere uyarı var:

    ...Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dini konusunda bunlara ACIMA duygusu sizi yakalamasın...

    Ne recm, ne hapis, ne cezasız bırakmak. Bu suçun layığı toplum önünde 100 celde yemek ne eksik ne fazla.

    Kaldı ki zinanın had cezasının uygulanması için iş üstünde 4 şahitin görmesi gerekiyor. Biliyorsun ayetlere göre insanların evine izinsiz girmek yasak. Zina büyük günah ama had cezasının uygulanması da gerçekten neredeyse sokak ortasında fuhuş yapmayı gerektiriyor. Bunu da unutmamak lazım.

    Selamlar

    YanıtlaSil
  17. cezanın etkililik seviyesi göreceli bi konu olabilir evet,düşüneceğim yazdıklarını.teşekkürler.

    YanıtlaSil
  18. Anti-ciğim,

    Namaz kılınışı ve vakitlerine müteallik ayetleri getirdim, buraya bırakıyorum. Yazarsan alırsın.

    (1) Namaz vakitleri için mufassal ve uzunca kaynaklarıyla yazılmış şu linkle iktifa edeceğim:

    http://www.suleymaniyevakfi.org/arastirmalar/kuranda-namaz-vakitleri.html

    (2) Ey inananlar, rükû' edin, secde edin, Rabbinize ibâdet edin, hayır işleyin ki umduğunuza eresiniz. (hacc/77)

    (3) Secde ve rükunun şekli cahiliye döneminde de biliniyordu zaten, şekli açıklamaya gerek yok. Adı üstünde eğilme ve secde.

    (4) (“Namaz inananlara vakitleri belirlenmiş olarak farz kılınmıştır.” Nisa, 4/103) Nisa 101-102'de de kaza namazının olamayacağı ispat ediliyor ama konu dışı. Ayrı bir mesele.

    (5) Eğer bir korku halinde iseniz, yaya veya binek üstünde giderken kılın. Güvenlik ortamını bulduğunuz vakit de böyle bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği gibi hemen Allah'ı zikredin.(2/239-bakara)

    Demek ki normali oturarak veya yaya değilmiş. Geriye ayakta veya uzanarak kalıyor. Secde ve eğilme olduğuna göre demek ki ayaktayız. Rekat kavramı da bir bölüm manasında 102-nisa'da secdeden sonra namazın ayrılmasıyla ismi geçmese de belirtiliyor. Yani namaz kısma ayrılmış ve birtakım detaylar da o zaman için insanlara yabancı değil. Bunun her detayının olmamasının sebebi budur çünkü zaten biliniyordu. Ancak bu deliller bile namazı tam olarak ispatlamaya yeter.

    (6) “(Namaza) kalktığın her yerde yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Nerede olursanız olun, yüzünüzü onun tarafına çevirin ki, insanların elinde size karşı delil bulunmasın. İleri geri konuşan konuşur; onlardan korkmayın, benden korkun. Bir de bu, size olan iyiliklerimi tamamlayayım diyedir. Belki işlerinizi yoluna koyarsınız.” (Bakara, 2/150)

    Bu da namaz kılınırken kıbleye dönmenin Kur'an'dan geldiğine delildir.

    (7) "Şanıma yemin olsun ki, biz onların dediklerinden dolayı senin göğsünün daraldığını biliyoruz. Sen Rabbine hamd ile tesbîh et ve secde edenlerden ol. Sana yakîn (hak ile ölüm) gelinceye kadar Rabbine ibâdet et!. (Hicir, 15/97-99)

    Hamd, fatihada geçer. Fatiha bir "hamd etme"dir. Tesbih kökünden menşeini alan "sübhaneke" duası da bu fiili icra içindir. Namazda okunan bu dualar da bu sebeptendir.

    (8) (Ey Muhammed!) Şüphesiz Rabbin, senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, yarısını ve üçte birini ibadetle geçirdiğini biliyor. Beraberinde bulunanlardan bir topluluk da böyle yapıyor. Allah, gece ve gündüzü düzenleyip takdir eder. Sizin buna (gecenin tümünde yahut çoğunda ibadete) gücünüzün yetmeyeceğini bildi de sizi bağışladı (yükünüzü hafifletti.) Artık, Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun. Allah, içinizde hastaların bulunacağını, bir kısmınızın Allah’ın lütfundan rızık aramak üzere yeryüzünde dolaşacağını, diğer bir kısmınızın ise Allah yolunda çarpışacağını bilmektedir. O hâlde, Kur’an'dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Allah’a güzel bir borç verin. Kendiniz için önceden ne iyilik gönderirseniz, onu Allah katında daha üstün bir iyilik ve daha büyük mükâfat olarak bulursunuz. Allah’tan bağışlama dileyin. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. (müzemmil-20)

    Burada da Kur'an okunması emrediliyor. Namazdan bahsedilerek söylendiği için namazda okunduğu anlamına yakındır. Diğerleriyle ve diğer ayetlerle birleştiğinde namazda okunduğuna sağlam bir delildir.

    (9) Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman, yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın. Başlarınızı meshedin, iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz temizlenin. Hasta iseniz, yahut yolculukta iseniz, yahut biriniz abdest bozmaktan gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız, su da bulamamışsanız, temiz bir toprağa teyemmüm edin. Bunun için de yüzlerinizi ve ellerinizi o toprakla meshedin. Allah size bir güçlük çıkarmak istemiyor, fakat sizi temizlemek ve şükredesiniz diye de üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor. (5/6)

    Bununla beraber 4/43 ayetler de abdest hakkında detay verir.

    Bunlar burada dursun, işe yara belki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler Orhan.
      Boş bir vaktimde bu konuyla ilgileneceğim inşallah.

      Selam ve sevgiler

      Sil
  19. Recmin delili sadece Buhari'nin Sahih'inde geçen Hz. Ömer tarafından rivayet edilen recm ayetinin keçi tarafından yenmesi değildir. Hz. Ömer'den gelen başka rivayetlerde bu ayetin tilavetinin kaldırıldığı ancak HÜKMÜNÜN ebediyete kadar baki olduğu da söylenmiştir. Ayrıca Hem Hazreti Peygamber'in hem Hazreti Ömer'in 'recm' uygulamaları sabittir. Bildiğiniz gibi Sünnet Kuran'ın tamamlayıcısıdır. Kuran-ı Kerim'de NECM Suresinde buyrulduğu gibi: (1-3) Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız (Muhammed) sapmadı ve bâtıla inanmadı; o, arzusuna göre de konuşmaz.
    Misalen Miras hükümlerinde nineye pay verilmez iken Rasulün sünneti ile nineye 1/6 oranında pay verileceği de sabittir. Ki Hz. Ömer hakkında 'benden sonra bir Peygamber gelseydi bu Ömer olurdu' Hadis-i Şerifi de mevcut. Recm de takdir edilmiş ve uygulanmış bir cezadır. Çok ağır bir ceza gibi gelebilir ama onun da sabit olması için 4 şahit gerekmesi, ayrıca zina iftirasına 80 sopa vurulması gibi hususlar bu cezanın uygulanmasında adaleti sağlayacak unsurlardır. Yani sadece KURAN diyenler Rasulullah Efendimizin Sünnetine ittiba etmenin Rasule itaat etmenin Allah'a itaat etmek olduğunu da düşünsünler. Delilleri tam araştırıp getirmeye çalışacağım İnşallah...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kuran'dan büyük delil mi olur?
      Allah'ın ayetlerini okuyunca ve ayetlere göre bekar-evli fark etmeksizin cezanın 100 celde olduğunu öğrenince tövbe edip pişman olacağınıza hala peygambere atılan en büyük iftiralardan deliller getiriyorsunuz!

      Sizin hadis dediğiniz zırvalar, Allah'ın sözlerini yalanlıyor! "Hem Kuran birincil kaynak sümme haşa" dersiniz, sonra da utanmadan hadislere ayetleri iptal ettirirsiniz! O sevgili peygambere Kuran'a ters konuşmayı, ters davranmayı nasıl yakıştırırsınız? Yazıklar olsun!

      Çok değil azıcık vicdan lütfen!

      Sil
  20. Bekar- evli farketmeksizin yazdığını göremedim ayet -i kerime de_? Hukuk da tamamlayıcı norm vardır Sünnet Kuran-ı Kerim 'in tamamlayıcısıdır. Ve ayrıca Kudsi Hadisleri neyle açıklıyorsunuz_? Zırva dediğiniz Hadis-i Şerifleri rivayet edenler ile Kuran-ı Kerim'i rivayet edenler aynı kimseler dikkatinizi çekerim. Kuran da bize TEVATÜR YOLUYLA GELMİŞ BİR KİTAPTIR. Yaniyalan üzerinde birleşmesi mümkün olmayan insanların rivayeti ile gelmiştir ki Sahabeden başkası mı rivayet etti Kuran'ı_? Musa(a.s.) a indiği gibi levha halinde gelmedi Kuran. Sahabe eberledi rivayet etti zamanında yazdırdı. Onlardan gelen Kuran'a inanıp onlardan gelen Sahihlik kriterlerine uygun hadislere zırva demeniz vicdana aykırı değil mi _?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tekrar edelim:

      Nisa 25 İnanmış hür kadınları nikâhlama genişliğine gücü yetmeyeniniz, ellerinizin altındaki genç, mümin köle kızlarıdan biriyle evlensin. Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Hep birbirinizdensiniz. O halde onları, ailelerinin izniyle nikâhlayın. Gizli dost edinmeyerek, zinadan uzak kalarak, iffetli hanımlar olmaları şartıyla onların mehirlerini örfe uygun bir biçimde verin. Evliliğe geçtikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınlara uygulanan cezasının YARISI uygulanacaktır. Bu, köle ile evlenme yolu, günaha ve sıkıntıya girmekten korkanınız içindir. Sabretmeniz sizin için daha hayırlıdır. Allah çok affedici, çok merhametlidir.

      Yukarıdaki ayetten açıkça görülmektedir ki hür olmayan “evli” kadına verilen ceza hür olana verilenin yarısı kadardır. Taşlanarak öldürülme cezasının yarısı diye bir şey olabilir mi? Elbette olamaz. Oysa 100 celdenin yarısı olur ki bu da 50 celdedir. Bu demektir ki Kur'an'a göre hür olmayan evli kadın zina ederse 50 celdeyle, hür olan evli kadın ise 100 celde ile toplum önünde cezalandırılır.

      Sil
    2. Gitmeden Aragonnes arkadaşımıza da cevap vereyim,

      Kur'an'a inanılmasının sizin açınızdan sebebi ravilerin muteber kişiler olması olabilir. Benim açımdan ise bu yetersizdir. Ben "bilinemezci" değilim. Kur'an'ın ahkam-ı diniyye'sini kabul için çok daha zengin argümanları vardır.

      İslam bir kanaat, zan veya tercih değildir. İslam'daki "şehadet" mefhumu da "inanma, inanç" gibi tartışılmaksızın, dogmatizma ile "agnostizm" mantığını benimseyip "imtihan icabıdır" deyip geçerek bilinmesinin mümkün olmayacağını düşünmek değildir.

      Şehadet bizzat emin olmaktır. İmtihan icabı bilemeyizciler müslüman sayılmazlar bana göre.

      Ha eğer nasıl bileceğiz derseniz, ona burada cevap veremem, çok uzun bir mesele ve çok zengin ve mufassal destekleri olan geniş bir konudur. Ama vardır.

      Selam.

      Sil
  21. Şimdi aragonnes kardeş,

    Öncelikle yanlış cümleyi düzeltelim, sünnet Kur'anın tamamlayıcısı değildir. Kur'anın neyini tamamlıyor eksiklerini mi?

    Kur'anda ''Biz bu kitapta hiç bir şeyi eksik bırakmadık'' ayetine RAĞMEN sünnet, Kur'anın tamamlayıcısıdır dersek Büyük bir yanılgıya düşeriz.

    Sünnete gelince ''Tabi uydurma hadislere dayanmayan gerçek sünneti kastediyorum'' Sünnet, TAMAMLANMAYA İHTİYACI OLMAYAN ALLAH KELAMI KUR'ANI bize açıklamasıdır peygamberin.

    Efendim Allah'ın hükümlerini biz nasıl hayatımıza uyarlayacağız? Hah işte bu sorunun cevabını uygulamalı verir sünnet.

    Ancak bu sünnet bilgisi uydurma hadislerle kirletilmiştir, ilgili bilim adamları tarihi kayıtlar da dahil her şeyi inceleyip, doğruyu yanlıştan ayıklayıp bizim elimize doğru hadislerin ulaşmasını sağlamak grevleridir ama yapan kim?

    Peygamber Kur'anın dışına çıkmamıştır dolayısıyle söylediği her şey yaptığı her iş Kur'an'dandır. O yüzden peygamberimiz için YAŞAYAN KUR'AN denmiştir.

    Kur'an peygamberimizin vefatından kısa bir süre sonra derhal yazıya geçirilmiş ve bu yazılı kaynaktan çoğalarak günümüze gelmiştir o yüzden bir sıkıntı yok.Ancak hadisler yzılmayıp kulaktan kulağa taşınıp çok sonraları yazıya aktarıldığından. Bu esnada da müslüman gözüken islam düşmanlarının da çabaları da işe karıştığından.Malesef UYDURMA HADİSLERLE boğuşmak durumunda kalıyoruz.

    UNUTMA Kur'ana uymayan hiç bir söz peygamberimize ait olamaz, buna göre bizim yapabileceğimiz tek şey ilgili hadisi Kur'an süzgecinden geçirmektir. Sahabe doğru sölüyor olabilir ama ondan duyup başkasına aktaran ya kıvırıp aktardıysa? Ya da bundan duyan bir başkasına uydurup aktardıysa? O yüzden bizler, bilim adamları lütfedip delile dayalı bir çalışma yapana kadar, duyduğumuz her şeyi Kur'an süzgecinden geçirmeliyiz, gerçi o olası çalışmadan sonra da Kur'an süzgecini kullanmalıyız.

    Olay budur kardeş, ve bu peygamberimizi asla dışlamak değildir.

    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekelektronik kardeşin bir yanlışını tesadüfen gözüme takıldığı için düzelteyim.

      Bak kardeşim,

      "Her şey kur'an'da var" ayeti demişsin ya? Usul çok önemli kur'anı anlamakta.

      En'am 38 ve 59. ayetlerde bu geçer. Ancak her şeyin olduğu "kitap" levh-i mahfuz'dur. Ayetleri cımbızlamasına değil de, mesela "hadid/22" gibi ayetler ışığında anlarsan senin için daha hayırlı olur.

      Kur'an'da her şey yoktur.

      Selam.

      Sil
  22. Benim bu konuyu Kur'an'da okurken gözüme takılmış bir cümle vardı, anlamını ben mi yanlış anladım yoksa cidden öyle mi bilmiyorum ama hazır burada konusu varken *her ne kadar biraz eski bi konu olsa da* sorayım dedim.

    Tam hatırlamıyorum ama, evlenmeden önce zina yapan kızlar, zina yaptıkları o adamla evlenirse cezasından kurtulur. Tadında bir ayet vardı.

    Bu konuda bi bilginiz var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam,
      Hayır öyle bir ayet yok. Zina konusunda kadın-erkek ayrımı da yok zaten ayetlerde. Sadece eski yaşamında hür olmayanlara cezada hafifletme var, yukarda belirttiğim üzere.
      :)

      Sil
  23. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  24. Yeni yazılarınızı dört gözle bekler olduk. Ne zaman yayımlayacağınız hakkında bilgi alabilir miyiz? ^^

    YanıtlaSil
  25. sizi gidi vahhabi uşakları ibni teymiyyenin talebeleri.
    er yarın hak divanında belli olur zaten.sizi ancak cübbeli gibileri susturur.kuyruğunuzu bacaklarınızın arasına alır kalırsınız öyle.
    bu mesajı sileceğini biliyorum ibni teymiyyenin 21.yy daki halifesi.silmede herkes okusun bunu.

    YanıtlaSil
  26. khelltosh, konuşma üslubunla kendi karakterini ne güzel de ortaya koymuşsun. Admin de tam isabet edip bu utanç belgesini silmeyerek sana en ağır darbeyi vurmuş, helal olsun...

    YanıtlaSil
  27. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  28. Yazı mükemmel olmuş ancak tek yanlış tarafı recmin kafir işi olarak lanse edilmiş olması.
    Recm İslam ile birlikte kaldırılmıştır. Bu meseleyi nesih ile birlikte işlemek gerekiyor. Güzel bir kaynak olarak şurayı önerebilirim:
    http://www.suleymaniyevakfi.org/arastirmalar/nesih-ve-recim-cezasi.html

    YanıtlaSil
  29. Taşlamaya örnek olarak, Paygamberin (SAV) Taif'te taşlanması da notlar arasına girebilir. Ayrıca, size nereden ulaşabilirim?

    YanıtlaSil
  30. Selamlar antispiritiualist kardeşim.Öncelikli olarak blogunu yeni okuyorum ve son olarakda bu yazını okudum ancak bu yazıya karşı görüşlerim olacaktır.Senin yazına bir nevi reddiye olacak ancak öncelikle belirtmek isterimki islamda recm cezası yoktur ve bu islama büyük iftiradır gibisinden yazdığın yazılarda art niyetinin oladığını ancak eksik bilginin yanlış yaptıına neden olduğunada inanmak isterim.Bak hadisi şerif i oku;Evlilik geçirmişken zina ederse ne yapın?Recm edin.hadis devam ediyor,Allahın emirlerini tatbikte sakın gevşeklik yapmayın.Allahın farzlarını yerine getirirken gizli kapalı yapmayın.Bu hadis Buhari hadisidir.Buharinin hadisine itirazın varmı bilmiyorum son dönemdeki hocalar hadis düşmanlığını fazlaca yapıyorlar çünkü bu bir.
    İki,Efendimiz döneminde recm cezası uygulanmıştır.hatta bu cezaya peygamberimizde bizzat katılıp taş atmıştır.Ahsabı kiramda Gamid li bir kadın peygamberimize gelerek,ben evli bir kadınken nefisime zulm ettim bir erkekle zulm ettim beni günahlarımdan temizle demiştir.Peygamberimiz kadının teklifini geri çevirip kendisini göndermiştir.kadın daha sonra 2.defa gelip şiş karnını göstermiş bu karnımdaki çocuk zina ettiğim adamdandır diyerek ispat buyurmuştur.peygamberimiz kadını tekrar geri çevirmiş gidip çocuğu doğurmasını söylemiştir.Kadın çocuğu doğurduktan sonra tekrar gelmiş çocuğu dogurdum şimdi beni günahlarımdan temizle diyince peygamberimiz bu seferde gidip bebeği sütten kesilinceye kadar emzirmesini söylemiştir.Bebek sütten kesilince kadın tekrar gelip tekrar günahlarından temizlenmesini isteyince peygamberimiz kadının toplam 4 defa gelişini 4 şahit üzere tutmuş ki recm için açıkca gören 4 şahit lazım hatta yorganın altında yaparlarken gördüm diyenin şahitliği bile kabul olmuyor çırılcıplak görülmesi lazım,sahabeler bir çukur kazdırıp kadını baş hizasına kadar gömdürmüştür.ve recm cezasına kendiside katılmıştır,hatta ve hatta olay vuku bulurken taş atan sahabelerden halid bin velid geber adi kadın dediği için sahabeye kızıp ona şöyle buyurmuştur.Gerçekten öyle bir tevbe etti ki, bu tevbe Medinelilerden yetmiş kişi arasında taksim edilse onlara yeterdi. Sen Allah için canını vermekten daha fazla faziletli tevbe gördün mü ?” buyurmuşlardır.
    Recm olayı hz.Ömer dönemindede vuku bulmuştur.
    En başta dediğim gibi kötü niyetli olmadığını düşünüyorum amma velakin derin konular hakkında yazı yazıyorsun internet gibi nimet elinin altında bak yazdıklarımı araştır ve gör kaynaklarını sorgula canım kardeşim kimseye yanlış bilgi verip imanlarından çıkarma derin sularda boğulursun
    Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam Sancho,

      Yazıyı baştan sona okumadın sanırım. Birşeyin bu yazıya reddiye olabilmesi için Kuran ayetiyle dediklerimi çürütmen lazım. Bunu da yapman mümkün değil çünkü Kuran'da çelişki yoktur ve bunu yapman ayetlere yapılan bir itiraz olur.

      Kuran'da zinanın cezası evli bekar farketmeksizin 100 celde. Peygamberin de Allah'ın emrine ters hareket etmesi düşünülemez. Bu durumda hadis uydurma-iftira , ayet ise doğru, gerçeğin ta kendisi.

      Selamlar



      Sil
  31. Birde bu arada uzun bir reddiye yazısı oldu umarım yorumlardan silemzsin.

    YanıtlaSil
  32. Ben yazıyı baştan sona okudum okumadan hiçbişeye yorum yapmam.Sen Kuran da recm ile ilgili ayet yoktur diye kestirip atamazsın kardeşim.Benim sana verdiğim örnek buhari de ve başka hadislerde vardır.Şimdi o zaman sana şöyle sorayım yukarıda beim anlattığım recm olayına bizzat Peygamberimiz de katılmış olduğu için Allah ın gönderdiği dinin uygulayıcısı Hz. Muhammed o zaman yanlış mı yapmıştır?Recm uygulanması için çok zor şartlar gerektirir sert bir ceza ama uygulanabilme şartları bakımından çok zor bir iştir.Anlattığım olayda dahi efendimiz kadını 4 defa geri çevirmiştir ve müslümanlığın ilk dönemlerinde bir kaç defa uygulanmıştır.Sorumu tekrar soruyorum istediğin kadar araştır yukarıda anlatılan olay doğrudur ve emiri bizzat efendimiz vermiş hatta recm e katılmıştır bundan hareketle islam hükümlerinin uygulayıcısı Allah resulu hatamı yapmıştır?

    Saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kuran'ın içinde onlarca ayet var ki peygamberin SADECE Kuran'a uyduğunu söylüyor.

      O zaman ben de sana soruyorum:

      Resulallah Allah'ın gönderdiği vahye ters mi davranmıştır?

      Böyle birşey mümkün olamayacağına göre. Ya hadis yalandır-peygambere iftiradır ya da yukarıdaki yazımda verdiğim ayetler inmeden evvel (Tevrat'tan yola çıkarak ya da farklı bi sebeple)ceza bi kez uygulanmıştır ama Allah'ın emri ayan beyan gelince evli-bekar fark etmeksizin celde cezası uygulanır olmuştur.

      Sonuç: Kuran'a göre zinanın cezası evli bekar, kadın erkek fark etmeksizin 100 celdedir. Nokta.


      Sil
  33. Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah dini(ni tatbik) hususunda sizi sakın acıma duygusu kaplamasın! Müminlerden bir grup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun.Bak kardeşim ayet ortada bu ayet içinde evli kadın ve evli erkek ayrımı yapılmamıştır.

    . Hz. Peygamber’in sünneti ile Kuran’ın bir hükmü tahsis edilmiştir. Ayrıca ashap ve tabiin de bu konuda icma etmiştir. Gerçekten Kuran’da pek çok hüküm genel olarak gelmiştir. Daha sonra bu hükümler sünnetle tahsis veya takyit edilmiştir. Mesela hırsızın elinin Kuran’a göre en küçük bir şey çaldığında dahi kesilmesi gerekirken sünnet bunu takyit ederek miktarını belirlemiştir. Keza namazın vakitleri, rekatları, zekatın hangi maldan ne kadar verileceği, ölü hayvan eti yemenin yasaklığının kara hayvanlarına tahsisi hep Hz. Peygamber’in tahsis ve takyit yetkisi çerçevesinde konulan hükümlerdir. Bu durumda genel olarak zina edenlere sopa cezası verileceğini hükme bağlayan ayet, bekârlara tahsis edilmiş, evlilere ise recm uygulanacağı Hz. Peygamber tarafından hem ifade edilmiş hem de uygulanmıştır.

    Kuran ı kerimde yukarıda dediğim gibi birçok ibadet çeşidi genel olarak geçmekle beraber, uygulamasını Efendimiz yapmıştır.Sen sadece Kuran ı baz alarak konuşursan hataya düşersin. O vakit bir peygamberede ihtiyaç duyulmazdı, Allah gökten kitabı indirir açın okuyun derdi.Benim anlattığım olay gerçekte vuku bulmuş velhasıl senin dediğin gibi diyelim, ayetler inmeden olmuş, sen zaten kendin bir kere uygulanmıştır dediğin cevabında kabul etmiş bulunuyorsun,öle bile olsa bak hala sana göre konuşuyorum, öle bile olsa bir kez dahi yaşansa, sen bu yazıyı ve başlığı kaldırmalısın keza burda Allah a ve Resulüne iftira yoktur Efendimiz Allah ın verdiği emiri uygulamıştır.

    Ben sana en başta sölediğim gibi bu yazıları art niyetli olarak kaleme aldığını sanmıyorum.Ancak bak güzel kardeşim sen bu olayı yalanlıyorsan ancak Efendimiz de bu işi yapmış bulunuyorsa ki yaptığı doğrudur dediğim gibi araştır bak,ben seni samimi bir müslüman olarak tevbeye davet ediyorum keza Kuran dan yada Hadis ten bir ayeti inkar etmek seni dinden çıkarmaktadır kardeşim.
    Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazıyı baştan sona okumamışsın dememin nedeni buydu.
      Yazıdan kopyalayayım:

      Nisa 25 İnanmış hür kadınları nikâhlama genişliğine gücü yetmeyeniniz, ellerinizin altındaki genç, mümin köle kızlarıdan biriyle evlensin. Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Hep birbirinizdensiniz. O halde onları, ailelerinin izniyle nikâhlayın. Gizli dost edinmeyerek, zinadan uzak kalarak, iffetli hanımlar olmaları şartıyla onların mehirlerini örfe uygun bir biçimde verin. Evliliğe geçtikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınlara uygulanan cezasının YARISI uygulanacaktır. Bu, köle ile evlenme yolu, günaha ve sıkıntıya girmekten korkanınız içindir. Sabretmeniz sizin için daha hayırlıdır. Allah çok affedici, çok merhametlidir.

      Yukarıdaki ayetten açıkça görülmektedir ki hür olmayan “evli” kadına verilen ceza hür olana verilenin yarısı kadardır. Taşlanarak öldürülme cezasının yarısı diye bir şey olabilir mi? Elbette olamaz. Oysa 100 celdenin yarısı olur ki bu da 50 celdedir. Bu demektir ki Kur'an'a göre hür olmayan evli kadın zina ederse 50 celdeyle, hür olan evli kadın ise 100 celde ile toplum önünde cezalandırılır.

      Bu durumda şu itirazının (Bak kardeşim ayet ortada bu ayet içinde evli kadın ve evli erkek ayrımı yapılmamıştır.)cevabını da yine ayetler vermiş oluyor.

      Selam

      Sil
  34. Bak hala ayeti yanlış yorumluyorsun kardeşim.yukarıdaki ayet te 50 celde atılması gereken kadınlar açıkça belirtildiği gibi cariyelerdir.Cariye ne demek biiyormusun?

    CARİYE;Savaş sırasında düşman tarafından esir edilen kız ve kadınlar "cariye" olarak alınır. Hukuk itibariyle ganimet sayıldıklarından İslâm devleti tarafından hizmetçiye ihtiyacı olan gazilere verilirdi. Azat edilmedikleri müddetçe de, ticarî bir eşya gibi alınıp satılırdı. Artık o andan itibaren "cariye" ailenin bir parçası ve bir ferdi olarak kabul edilir, ona göre muamele görürdü. Cariyenin sahibi olan "efendi" onu şahsî hizmetlerinde ve ev işlerinde istihdam edebildiği gibi, isterse, ayrıca bir nikâh kıymaya ihtiyaç duymadan istifade edebilirdi. Bu durum her ne kadar ilk anda garip karşılanacak olsa da, tarihî şartları içinde bu gayet normal ve tabii karşılanırdı.

    Cariyelerle o dönemde nikah olmadan ilişkiye girildiğinden vede bazı fakir evlenemeyen erkekler olduğundan dolayı cariye sahibi insanların bu cariyeleri başkalarına vermeyi yada kendilerine nih-kahlamayı emretmiştir.Açıkca sölemektedir cariye kadınlardan bahsetmektedir bu ayet 50 celde cezası onlar için verilmştir diğer müslüman kadınlarla bir ilgisi yoktur.

    Kuranda herşeyden bahsetmiyor canım kardeşim bunu anlamalısın artık bahsedilmeyeen herşeyi ise Efendimiz bizlere bildiriyor.
    Al sana en büyük örnek Kuran da isa peygamberin gelişi hakkında bir bilgi yok Mehdi nin geleceği konusunda da bir bilgi yok bu konunun dışına çıkmadan bunada cevap ver isa ve mehdi nin gelişlerinidemi yalanlıyorsun?

    Saygılar

    YanıtlaSil
  35. Nasıl anlamıyorsun hala şaşrıyorum.açıkca ayetin başında cariye diyor ve arkasından evliliğe geçtikten sonra fuhuş yaparlarsa hür kadınların yarısı kadar ceza verin diyor. burada hür kadınlar müslüman olan ve bekar kadınlar anlamında, savaşlarda esir yada köle alınmış müslüman olmayan yada daha sonra müslüman olmuş olan ki buda cariye olmalarını değiştirmiyor. Hür anlamı cariye olmayan müslüman ve bekar olan anlamındadır. Daha nasıl anlatayım ki sana?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asıl anlamayıp kafandaki önkabullerini ayetlere yamamaya çalışan sensin.

      Ayet açık ve net. Diyor ki:
      Hür mümin kadını nikahlamaya gücün, imkanın yoksa esir müminlerden biriyle evlen. Evlendikten sonra zina ederse bunlar cezası şu olacak:

      Esir evli kadına uygulanan ceza: Hür evliye uygulananın yarısı (bağlam evlilik üstüne zaten)

      Diyelim ki sen haklısın ve hür evli kadının zina cezası recm. O zaman söyle bakalım recm'in yarısı olarak ne uygulanacak cariyeye?

      Recmin yarısı olmaz.

      Artık ayetleri keçilere yedirmeyi bırakıp Kuran'a yönelmenin vakti gelmedi mi?

      Selam

      Sil
  36. Bak canım kardeşim herşeye saygım var ama benim salak yerine koymaya kalkma ayetin melainde, yani bana gönderdiğin yorumda yazdığın nisa 25 te değişiklik yapmış bulunuyorsun.Meali değiştirmişsin mümin cariye yazıyordun şimdi değiştirip mümin köle yazmışsın ben dikkatli adamımdır gözümden kaçmadı bunu bil.Nisa 25 te açıkca cariyelerden bahsediyor öle senin değiştirdiğin gibi mümin köle falan demiyor cariye nin anlamını sana yazdım daha öncede celde yarısı cariyeler için uygulanıyor. Bu celde cezası bekar kadınlara veriliyor zaten evliler için Kuran da hüküm yoktur.Efendimizin uygulamaları vardır.Bir tane de olmamıştır recm olayı sen bu olayları sana anlattım red ediyorsan hadisi red ediyorsun tek bir taraftan Kuarnda ayet yoktur diye tutturdun gidiyorsun bende sana soruyorum.Kuran da isa nın gelişi yok mehdi yok deccal yok yazmıyor ama hadiler dolu ozaman sen bunların hepsini de reddeyormusun bana bunun cevabını yazarmısın.Açıkca soruyorum isa nın gelişi mehdinin ve deccal in çıkışı için ne diyorsun?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Din alanında Kuran eksiksizdir. Allah bunu söylüyor. Kuran'da olmayanı elbette reddediyorum.

      Bu konu artık kabak tadı verdi. Olay metodoloji problemi. Yalnız Kuran dersen recm asla var diyemezsin. Kuran'ın yanında peygamberimize isnad edilen iftiraları kaynak alırsan, recm var dersin ve ayetler aslında inmişti de Aişe'nin odasındayken keçi yedi kemküm demek zorunda kalırsın.

      Bu sebeple metodoloji konusunda net olmak önemli. Şunu önyargısız bir şekilde izlemeni öneririm:

      http://www.myspace.com/video/422478815/din-alan-nda-tek-kaynak-kur-39-an/104053944

      Selamlar

      Sil
  37. Hür kadın ne demek canım kardeşim hür kadın bekar demek müslüman evli demek değil hür kadınlara uygulanan ceza diyor açıkca sen hala evli diyorsun neyin inadındasın anlamış değilim yukarıdaki soruyu 2.defa cevap bekliyorum ayrıca

    Sevgiler

    YanıtlaSil
  38. 3.defa soruyorum kardeşim İsa nın geri gelişi mehdi nin çıkışı deccal in çıkışı Kuran da yok sen bu olaylar için ne diyorsun?

    YanıtlaSil
  39. Ben keçi yedi falan demedim sana bak çatır çatır konuşuyorum neden sıkışıp kalıyorsun da yapmadığım konuşmayı bana yaftalıyorsun iddian varsa sende çatır çatır konuş istersen bir daha sorayım sorumu İsa Mehdi ve Deccal Kuran da yok sadece hadis kaynaklarında bunlarıda yok sayıyormusun cevap ver ki hangi safta olduğun bir belli olsun

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sen bu blogu hiç anlamamışsın arkadaşım. Zaten metodolojik tutum olarak yalnız Kuran'ı bazı alıyor burası. Ne dedim yukarıda, Kuran'da olmayanı elbette reddediyorum. Buna Mehdi de, midyenin haram olması, altının erkeğe haram olması da ve diğer tüm bidatler, boş inançlar da dahil. Allah'a kendi dinini öğretecek halim yok, haddi bilmek lazım kul olarak.

      Ayrıca recmi savunarak ve rivayetleri dinine kaynak yaparak keçinin ayeti yemesi konusunu da otomatikman savunuyor oluyorsun. Çünkü inandığın kaynaklar bunu söylüyor recme dayanak olarak.

      Selam

      Sil
  40. Tamam Kardeşim ben soruma cevabımı aldım sen vahhabi mezheplisin senin işin Kuran ı kullanarak hadisi şerifleri yalan saymak.Ben en başta kötü niyetli değilsindir diye yazmıştım ama rengini çok güzel ortaya çıkardım.Allah hakikaten yardımcın olsun.
    Bana müsaade Eyvallah

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şu papağan ezberleri gerçekten kabak tadı veriyor. Allah'ın kitabı bize yeter diyen herkesi Vahhabi ilan ediyorsunuz.Ama Vahhabi ne onu bile bildiğiniz şüpheli... Hep birlikte Allah'ın ipine Kuran'a tutunulmalı diyoruz ayetlerin belirttiği gibi, siz tutuyorsunuz mezheple bağdaştırıyorsunuz.

      Kötü niyetli olmakla itham edilcek biri varsa o da İslam'ı bugünkü haline getirenler. İslam asr-ı saaddetteki gibi yaşanmalı, öze dönülmeli, peygamberin mezhebi yoktu ve tek kaynağı da Kuran'dı, onu örnek alalım diyenler değil şüphesiz.

      Rengini ortya açıkardım demişsin ya kendini çok önemli bir şey keşfetmiş de sanma. Zaten bu blogun her yerinde rengim belli.

      Selametle

      Sil
  41. Ben elhamdülillah ehli sünnet vel cemaatim kardeşim seni tanımayı bırak senin akıl hocalarını tanıyorum.Aynen öyle dediğin gibi tek bir yazını okudum henüz ve rengin hemen ortaya çıktı sen bu zırvalarla ömründe 2 rekat namaz kılmayan adamları kandırırsın ancak
    Allah selamet versin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Ben elhamdülillah ehli sünnet vel cemaatim" demişsin ya, memnun oldum ben de elhamdülillah müslümanım:)

      Fussilet Suresi 33 Allah'a çağırıp/ yakarıp hayra ve barışa yönelik iş yapan ve "Ben, müslümanlardanım" diyen kimseden daha güzel sözlü kim vardır?!
      ***
      Bırakalım da zırvalayan kim, delillerin peşinden giden ve Rabbin sözünü dinleyen kim insanlar kendileri karar versin.

      Naçizane tavsiyem sen de büyük konuşma, önyargılı da olma; objektif bir şekilde sorgula arkadaşım. Ahiret hayatı sonsuz hayat şakaya, çürük temeller üstüne inşa etmeye gelmez; Kuran'a göre öyle sanıldığı gibi cehennemden cennete transfer de yok. Allah bilir ya belki birgün sen de fikrini değiştirirsin. Ehli sünnet vel cemaatim deyip, sonra dinini yalnız Allah'a özgülemeye karar veren çok insan tanıyorum, hamd olsun.
      Lakin dinini yalnız Allah'a özgülemeye karar verip, tek dini kaynağını Kuran belledikten sonra ehli sünnete dönen hiç tanımıyorum.

      Ayrıca namaz farz bir ibadettir. İnfak da namaz da dinin olmazsa olmazıdır. Lütfen iki rekat namaz kılmayan adamlar falan diye kimseyi olmadığı birşeyle itham etmeyelim.

      Allah hepimize selamet versin, yardımcısı olsun.
      Selam

      Sil
  42. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  43. Ehli sünnet vel Cemaat demek ;Hz. Peygamber (s.a.s.)'in sünnetine ve ashâbının (r.a) yoluna bağlı olan ve onların izlediği dini yol ve metodu benimseyenler. Kitap ve Sünnet üzerinde ittifak etmiş, ihtilâf ve tefrikadan sakınmış, dinde münakaşaya sebep olan hususlarda aklı değil, Kitap ve Sünneti kaynak alan, nasları esas kabul eden topluluk. Hz. Peygamber (s.a.s.)'in sünnetine tâbı olanlara ehl-i sünnet; onun sahâbîlerini âdil kabul ederek onların din hususundaki metodunu takip edenlere de ehl-i cemaat ikisine birlikte "ehl-i sünnet ve'l-cemaat" denilmiştir.Sen neden Ehli sünnet vel cemeatim diyemiyorsun.?

    Sünnet; İslâm toplumunun yani ümmetin oluşması için Hz. Peygamber'in usûlünün esas alınması ve peygamberi usûlü ittifakla takip eden sahabi cemaâtının yolunun izlenmesidir. İslâm toplumunun fikrî ve amelî oluşumunu sağlayan, Allah'ın Kitabı ve Hz. Peygamberin sünnetidir. Bunun için Allah Teâlâ, Kur'an ile birlikte Peygambere tabı olup bağlanmanın ve ona itaat etmenin gerekli olduğunu belirtmiştir. "Allah, önceleri açık bir şaşkınlık içinde olan inananlara, Allah'ın âyetlerini okuyan, kötülükten arındıran, Kitabı (Kur'an) ve hikmeti (sünnet) öğreten ve size daha bilmediğiniz nice şeyleri de öğreten bir Peygamber gönderdi" (el-Bakara, 2/151).

    Kur'an farzı, vâcibi tayin etme, helâli, haramı belirleme açısından Allah'ın hükmü ile, Rasûlünün hükmünü, iki temel esas kabul etmiştir. "Allah ve Rasûlünün yoluna aralarında hüküm vermesi için davet olunduklarında, inananlar; "dinledik ve itaat ettik" diye cevaplar. İşte ancak bunlardır kurtulanlar"Nur 24/5.Sürekli tek yol Kuran dır diyorsun ya ayet Kuran ve Sünnet aynı yoldur ayrılamaz.

    Hz. Peygamber (s.a.s.), "size emrettiklerimi yerine getirin, yasaklarımı da gücünüz yettiğince terk edin" buyurmuştur (Müslim, 412, İbn Mâce, Mukaddime, 1). Sünnete bağlılık, dinî bir zorunluluktur. Kur'an bize yeterlidir düşüncesiyle sünneti ihmal etmek tarih boyunca bütün bid'at fırkalarının ortak özelliği olan gizli bir hıyanet çeşididir. Hz. Peygamber (s.a.s.) bu durumun ileride ortaya Sıkacağını haber vererek, dinî hiçbir kaygısı olmayan bu insanlardan bizi sakındırmıştır. "Tok karınlı, koltuğuna yaslanıp size "Kur'an yeterlidir; Kur'an neyi helâl kılmışsa onu helâl bilin, neyi haram kılmışsa onu haram bilin" diyen adamların çıkması yakındır. Haberiniz olsun, dikkatli olun: Bana Kur'an ile birlikte (hüküm bakımından) onun bir benzeri (sünnet) de verilmiştir" (Ebû Dâvûd, Sünne, 6, Ahmed b. Hanbel, IV, 131)bu hadisi şerif te sünneti kaldırmaya çalışanlar için 1400 küsür sene önce Efendimiz den nakledilmiştir.

    Rasûlullah size neyi emrederse onu yerine getiriniz neyi yasaklarsa ondan kaçınınız'' (el-Haşr,Bu ayette Resulunun emrinin Kuran ın emiri olduğunu açıklıyor ama sen hala tek kaynak Kuran diyorsun.

    YanıtlaSil
  44. Kur'an-ı Kerim'de de sahâbîler hakkında şöyle buyurulur: "İlk iman eden, en ön safta bulunan muhacirlerle ensar ve onlara iyilikle tabı olanlardan, Allah razı oldu. Onlar da Allah'dan razı oldular. Allah onlar için ebedî kalacakları, altında ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte büyük kurtuluş budur" (et-Tevbe, 9/100). Allah'ın sahabeleri, övmesi, sonradan gelen ümmetin onlara tabı olmasını, övülmek için onlara uyun, onlar gibi olun, manasını zımnen ifade eder. Sahabelerden sonra gelen Tabiîn cemaâtından da iyilikle sahabelere uyanların; Allahu Tealâ'nın övgüsüne dahil olduğunu görüyoruz. Hz. Peygamber (s.a.s.) bir hadisinde bunu şöyle açıklar: "Ümmetimin en hayırlı dönemi, benim içinde yaşadığım dönemdir. Sonra da onların peşinden gelenlerin dönemidir" (Buhâri, Fedâilu's-Sahâbe, 1). Sahâbilerin Allah ve Rasûlü tarafından övülmesi, sonrakilerin de onların yoluna iyilikle uymak kaydıyla bu övgüye dahil olması hadis-i şeriflerinde uyulması tavsiye edilen "cemaât"ın, sahâbîler ve tabiin cemaâtı olduğunu gösteriyor

    Hz. Peygamber (s.a.s.), "size ashabımı (onlara tâbı olmayı) tavsiye ederim, sonra onların peşinden gelenleri, sonra da onların peşinden gelenleri. Daha sonra yalan yaygınlaşacaktır." Başka bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber şöyle buyurmaktadır: "Allah'ın rahmet eli cemaât ile beraberdir" (Tirmizî, Fiten, 7). Hz. Peygamber (s.a.s.)'in cemaatı tavsiye etmesi ve firka-ı nâciyenin (azabdan kurtulacak kesimin) cemaât olduğunu söylemesi, cemaât'ın kimlerden ibaret olduğunun belirlenmesini gerektirmektedir. Hz. Peygamber (s.a.s.) "Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacak, bunlardan bir topluluk hariç hepsi cehennemliktir" buyurmuştur. O topluluğun kimler olduğu sorulunca "benim ve ashabımın yolunda olanlar" diye cevaplamıştır.yani Ehli Sünnet vel Cemaattir Hz. Peygamber (s.a.s.) bir hadis-i şerifinde şöyle buyurur: "Ümmetim, sapıklık üzerinde bir araya gelmez. İhtilâf gördüğünüz zaman size 'sevâdu'l a'zam (en büyük olan ve hak üzere bulunan topluluğa katılmayı) tavsiye ederim" (İbn Mâce. Fiten. 8). Sevâdu'l-a'zam: Sırât-ı Müstakim metodunu benimseme hususunda görüş birliği içinde bulunan topluluk olarak tefsir edilmiştir (İbnü'l-Esir, en-Nihâye, II, 419).

    Ben Ehli Sünnet vel cemaatim kardeşim,yukarıda Sünnet ve Ashabı kiramın yolunda bu kadar delil varken neden Bende Ehli Sünnet Vel Cemaatim diyemedin peki kardeş yoksa sende diğer 72 fırkadanmısın

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben ehli sünnet vel cemaat falan değilim kardeşim, müslümanım:) ve Allah da böyle dememizi istiyor ayetlerinde. Herhangi bir fırkadan olmaktan da yine Allah'a sığınırım. Mezhebim falan yok benim. Tek kaynağım Kuran. Peygamberim Muhammed. O da Kuran'ı tebliğ etti ve ona göre yaşadı.

      Bak ayetlere göre senin o sahte hadisler yoluyla öve öve bitiremediğin insanların arasında münafıklar var ve bunların münafık olduğunu peygamberimiz bile bilmiyor:

      Tevbe 101 Çevrenizdeki Bedevî Araplardan münafıklar var. Medine halkından da münafıklığa iyice alışmış olanlar var. Sen bilmezsin onları. Ama biz biliriz onları. İki kez azap edeceğiz onlara, sonra da çok büyük bir azaba itilecekler.

      Selametle



      Sil
  45. Diyemezsin Kardeşim çünkü sizler ve akıl hocalarınızın kökeni İngilizlere dayanır sizler başka adamlara hizmettesiniz hiç farketmez kardeşim siz devam edin Allah Tuzak Kuranların en büyüğüdür.

    YanıtlaSil
  46. benim bir sorum olacak sana arkadaşım eğer cevaplarsan memnun olurum zira bu aralar kafam fena halde çorbaya dönmüş durumda.bir kaç kişiden duydum şu komployu dinleri yaratanda bu kişilerin ataları imiş ve dinlerde yazdıkları kehanetleri bir bir yerine getiriyorlarmış ve neticesinde istedikleri mutlak güce ulaşacaklarmış falan filan.Bana belkide fazla bilgi sahibi olmamamdan biraz mantıklı geldi fena halde dine doğru giderken yani inanırım zaten eskiden beride yani tüm çıplaklığıyla giderken dank diye kazık gibi bir soru işareti çıktı karşıma zira bu şerefsizlerin ataları kabalistik öğretilere sahiptiler yani bir şekilde insan ve dünya anatomisini çözmüşler ise şeytan ve tanrı gibi 2 kavram salmışlarsa ortaya ve yazmış oldukları kehanetleri bir bir yapıyorlarsa düşüncesi beni yoruyor Allaha yalvarıyorum doğruya iletmesi için ama ne bok yicemi şaşırmış durumdayım yanlış bir anlatım olmaz sanırım şu anki ruh halim için.Lütfen bana açıklayıcı bir cevap yaz hiç değilse düşünebilmem için bir iki ulaştığın bilgiyi paylaş interneti bilgi kirliliği esir almış durumda, kitap desen kim ajan kim adam birbirine geçmiş, kime güveneceğimi şaşırdım bir çoğunu okuyup mantığımla temiz bilgiye gittim kuranı elimden geldiğince anlamaya çalışıyorum ama arapçam yok birçok kelimenin anlamını kaçırıyorum ve tefsiri yazanın insafına domalıyorum tabiri caizse. Bana mutlaka bir cevap yaz kardeşim yoksa ben çelişkileri sikerim lan deyip kendimi kesicem gerçeği görücem.

    YanıtlaSil
  47. sancho panza nickli arkadaş epic failmiş :) ilk başta reyiz hadise inanmıyorumn sadece kurana inanıyorum diyor. adam sayfalarca hadis örneği veriyor :) hoş ne diyim. tartışma boşa çıkınca ingilizlere, masonlara geliyor ya olay o da süper :) ne diyim abi ALLAH ıslah etsin sizi. deve sidiği de sahih hadistir (bk. Buharî, Vudu, 66; Tıp,5- 6; Diyat, 22; Müslim, Kasame, 9-11; Ahmed b. Hanbel III/107,163; Ebu Davud, Hudud,3; Tirmizi, Taharet, 55, Nesaî, Tahrimu’d-dem, 8-9) bak buhari diyorum. kaynaklı konuşuyorum :) akli düşünmemek lazım tabi... icma filan :)

    YanıtlaSil
  48. Arkadaşlar lütfen bu yazıyı okuyun!!!

    Eğer bugüne dek tartışmasız iman ettiğimiz-şüphesiz doğru kabul ettiğimiz tek kaynak Kur'an ise aldığımız kararları ve verdiğimiz hükümleri tek ilahi kaynak olan Kur'an ekseninde vermemiz gerekir.

    Peki peygamberin yaptığına kesin gözüyle bakılan her uygulama ilahi midir?

    Hayır! Peygamber Allah'ın dinini insanlara anlatması için seçilmiş çok muhterem bir zattır. Ama o da bizler gibi iradeye sahip insandı. Dolayısıyla peygamberi hatasız kabul etmek, Kur'an ı inkar etmektir. Allah birçok ayette onun yalnızca elçi olduğunu, ve görevinin Kur'an t tebliğ etmek olduğunu belirtmektedir.

    Şu ayete bakın:

    Tevbe-43: "Hay Allah seni affedesice! Niçin sence doğru söyleyenler iyice belli oluncaya ve yalancılar da meydana çıkıncaya kadar beklemeyip izin isteyen o münafıklara izin verdin?"

    Peygamber savaşa girmek istemeyenlere izin veriyor burada. Allah'ta yaptığı yanlışı söylüyor. Kime? Tabiki insanlığa. Allah bu sözü isteseydi yalnızca peygamberimizin bileceği şekildede bildirebilirdi. Hiçbirimizin haberide olmazdı. Bu ayetten şunu anlamak zor değildir: Peygamber bile olsa herkes yanlış hüküm verebilir, herkes hata yapabilir.

    Hatasız olan yalnızca alemlerin rabbi olan Allah'tır.

    Şimdi gelelim islamda recm konusuna. Varsayalım ki bu hadisi şerif %100 sahih ve doğru. Eğer Kur'an ile bu ters düşüyorsa -ki zina ile ilgili ayetler birçok ibadetten bile daha net belirtilmiş durumda- o halde hüküm şudur:

    İSLAM'DA RECM YOKTUR.

    Bu konuyu Kur'an cetveliyle ölçtük, ve baktık ki bu uygulama her kim olursa olsun (bütün peygamberlerde bunun içindedir) Kur'ana ters düşüyor, ilave ya da eksiltme yapıyorsa, Kur'an hükümleri esastır.

    Ben burada peygamber hata yaptı diyemiyorum, çünkü olup olmadığı konusu bile rivayetlerle günümüze gelmiş bir konuda doğru, ya da hata yaptı demek, insana sorumluluk yükler, hesabı verilir bunun. Ama yapmış bile olsa, Kur'an emri bizi bağlar, başkası değil.

    Mesela okuduğum bir hadiste peygamber evcil eşeklerin kesilmesini yasaklıyor. Ve alimlerde şöyle yorumluyor: evcil eşek yemek haramdır. Peki yabani eşekler? Evet onlar yenebiliyor. Çünkü evcil eşekler savaşta lazım ondan yasak :) Bu peygamberin yasağıdır. Birşeye peygamber tarafından yasak konması, bu şeyin dini yaşayan tüm insanlara haram kılınması demektir diyenlerin tevbe istiğfar edip hemen Allah'a secde etmesini rica ediyorum. Çünkü bu, Allah'a ortak koşmak, hükmüne ortak birilerini tanımak demektir.

    Buradan hareketle; peygamberin yaptığı uygulama -gerçek ya da hurafe hiç farketmez- asla Allah'ın dini hükmünü değiştiremez. Allah dini, onun indirdiği şekilde yaşamamızı emrederken bu emre uyulmaması, tevbe sebebidir.

    Ayrıca son bir ayet-i kerime paylaşmak istiyorum. Ne zaman bu konularla ilgili bir tartışmaya girsem bu ayet aklıma geliyor. İnsanlık ezelden beridir tartışıp duruyor zaten.

    Secde-25: "Şüphesiz Rabbin kıyamet günü, üzerinde ayrılığa düşmekte oldukları şeyler konusunda onlar arasında hüküm verecektir."

    YanıtlaSil
  49. Öncelikle belirteyim, müslümanım.

    “…Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, kâfirlerin ta kendileridir.” (Maide 44)
    “…Allah'ın indirdiğiyle hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir.” (Maide 45)
    “…Allah'ın indirdiğiyle hükmetmeyenler sapıkların ta kendileridir.” (Maide 47)

    Şu ayetler tamamen saçmadır ve gerçeği yansıtmaz. Şimdi, bir insan, sırf Allah'ın indirdiğiyle hükmetmediği için zalim ve sapık mı oluyor? Mesela kendi babamdan örnek vereyim. Benim babam bir topluluğun lideri olsa mesela, sanırım laiklik sistemini kullanırdı. Ben, babamı tanıyorum. Hiç de sapık ve zalim biri değildir. Ne ufak çocuklardan tahrik olur, ne de eşcinseldir. Şimdi, babam, Allah'ın indirdiğiyle hükmetmedi diye sapık ve zalim mi olmuş oluyor? Her şeyin doğrusunu bilen Allah, bu konuda hata yapmış olmuyor mu? Yoksa o ayetlerde sapık ve zalim ifadesini mecazi anlamda mı kullanıyor? Yani sırf kızdığını belirtmek için mi o ifadeleri kullanıyor? Yoksa gerçekten de, Allah'ın indirdiğiyle hükmetmeyen insanların sapık ve zalim olduğunu mu söylüyor? Eğer son sorduğum sorunun cevabı evet ise, babam, sapık ve zalim olmadığına göre, Allah, hata yapmıştır. Bunu bir müslüman olarak değil de, tarafsız olarak düşünüp, değerlendirmek gerekir. Tarafsız olarak düşünenler zaten bana hak verecektir -ki tarafsız olmasanız da her şey ortadadır, söylediklerime karşıt bir argüman getiremezsiniz.-

    Taşlanarak öldürülme cezasının yarısı ise, taşlanarak yaralanmak olabilir.

    YanıtlaSil
  50. Birkaç sorum olacak.
    Zina cezasının tövbe edip iyi hal sergileyenlere uygulanmaması gerektiği söyleniyor yanlış hatırlamıyorsam, bunu nasıl amlamalıyız? Örneğin bir insan zina yaptı ve sonra tövbe ederek bir daha yapmayacağını söyledi, daha sonra ikinci kez yaptı. Bu durumda tövbesi geçerli olur mu?
    Bir de bu zina cezası sadece Müslümanlara uygulanan bir ceza mıdır yoksa tüm insanlara mı uygulanır? Tüm insanlara uygulanması kitap dayatmak olmaz mı?
    Teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zina cezasının uygulanması için olayın 4 şahit tarafından ispatlanacak şekilde yani muhtemelen umuma açık bir alanda gerçekleşmiş olması gerekir. Bunun dışında yapılan zinanın cezası ahirete kalmıştır. Kişi tövbe eder, etmez, kabul olunur, olunmaz. Orası Allah ile kul arasında.
      Eğer umuma açık alanda böyle bir şey yapıldıysa benim ayetlerden anladığım celde cezasının uygulanması yönündedir.
      Bunu da ayetteki şu ifadeden dolayı söylüyorum: "...Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dini konusunda bunlara acıma duygusu sizi yakalamasın."(Nur 2)
      Celde cezası zaten geri dönüşü olmayan bir ceza değildir. Zinanın hem günah olduğunu hem de yasal bir yaptırımı olduğunu bile bile göz önünde böyle bir eylemi gerçekleştiren kişi toplum önünde celdesini yer, paşa paşa evine gider, bir süre sonra da eski fiziksel gücüne geri döner. Bu noktadan sonra da tövbe eder ya da etmez; bu onun sorunu:)
      Zaten umuma açık alanda gerçekleştirilmemiş ve eş tarafından ileri sürülen zina halinde kadının şahitliği erkeğinkenden üstündür ve bir ceza uygulanmaz. Bunu da bu konuyla dolaylı yoldan bağlantılı olsa da belirtelim:

      6. Kendi eşlerine bir zina isnat edip de kendilerinden başka tanıkları olmayanların herbirinin tanıklığı, kendisinin kesinlikle doğru sözlülerden olduğu hususunda Allah'a yeminden ibaret dört kez tanıklık ikrarıdır.
      7. Beşincide, eğer yalancılardansa, Allah'ın laneti üzerine olsun diye söz söyler.
      8. İtham edilen eşin, itham eden kocanın kesinlikle yalancılardan olduğuna ilişkin, Allah adına dört kez yemin şeklindeki tanıklığı, ondan cezayı düşürür.
      9. Bu durumda kadının beşinci sözü, suçlayan erkek doğru söyleyenlerdense, "Allah'ın gazabının kendisi üzerine olması"nı söylemekten ibarettir.

      Görüldüğü üzere son yemini kadın eder ve eğer zina etmediği konusunda kararlıysa ceza düşer. Yalan söylüyorsa cezası ahirete kalır, yalan söylemiyorsa da yine kadının şahitliği bu durumda erkeğinkinin üzerindedir.

      Eğer tövbe etmekle ceza düşseydi bu ayetlerde bu durum belirtilirdi.
      Selam

      Sil