1 Kasım 2020 Pazar

Müslümanlara ayakkabı giymek farz mıdır?



Taha 12- "Benim ben senin Rabbin! Hadi, pabuçlarını çıkar; sen kutsal vadide, Tuva’dasın”

Sevgili okur, şimdi sana soruyorum, düşün ve kendine içtenlikle cevap ver lütfen; bu ayetten Tuva’ya (kutsal bir mekana) doğru yola çıkan birisinin ayağına ayakkabı giymek zorunda olduğu anlamını çıkartabilir misin?

Yani "ayakkabı ayağında olmak zorunda ki çıkarabilsin", "ayakkabı giymek dini bir zorunluluktur", "dinin bir farzdır", "ayakkabı giymek Allah’ın kesin ve çok önemli bir emridir" diyebilir misin net bir şekilde?

Diyemezsin değil mi?

Bu ayete göre önemli olan, ayakkabısız bir şekilde o mekana girmek ya da belki temiz ayaklarla bahsi geçen mekana girmektir. Ayakkabı giymek de Allah’ın emri değildir.

İşte ayakkabı giymek Allah’ın farzıdır diyemezseniz, başörtüsü takmak da Allah’ın farzıdır diyemezsiniz; samimi, dürüst bir şekilde analiz ederseniz.

Başörtüsünün müslüman kadınlara farz olduğuna dair delil olarak ileri sürülen ayet Nur Suresi 31. ayettir:

Mümin kadınlara da söyle: Bakışları ölçülü olsun ve cinsel organlarını korusunlar. Süslerini, kendiliğinden görünenler hariç açmasınlar. Hımarlarını (örtülerini/başörtülerini) yaka açıklarına koysunlar. Süslerini şu kişilerden başkasına göstermesinler: Kocaları, yahut babaları, yahut kocalarının babaları, yahut oğulları, yahut kocalarının oğulları, yahut kardeşleri, yahut kardeşlerinin oğulları, yahut kendi kadınları, yahut ellerinin altında bulunanlar, yahut kadına ihtiyaç duymaz olmuş erkeklerden kendilerinin hizmetinde bulunanlar, yahut kadınların mahrem yerlerini henüz anlayacak yaşa gelmemiş çocuklar. Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler, hepiniz topluca Allah’a tövbe edin ki kurtuluşa erebilesiniz.

Bu ayetteki “hımar” kelimesinin temel anlamı “örtü” olup, sözlüklerde “örtü” ve “başörtüsü” anlamları verilmiştir. Ama burada önemli olan asıl nokta, ayette kapatılacak yerin saç-baş değil yaka açığı/göğüs bölgesi olarak geçmesidir. Yani başka bir ifade ile, bu ayette gösterilen hedef saç değil, göğüs bölgesidir. Bu zaten dinde Kur’an'dan başka kaynak kabul etmeyenlerin senelerdir dile getirdikleri argümandır.

Son dönemlerde gözüme çarpan karşıt argümanlardan bazıları ise "hımarın başörtüsünün özel adı olduğu", "örtü gibi genel bir anlama sahip olmadığı", "kadınların başının zaten hali hazırda örtülü olduğu için o şekilde ifade edildiği" vs.dir.

Örneğin, göz atmak isteyenler için, Erdem Uygan şu yazısında bunlara değinmiş; bir zamanlar Mustafa İslamoğlu’nun da benzer argümanları ileri sürdüğünü hatırlıyorum:

https://www.suleymaniyevakfi.org/basortusu/kurani-tahrife-modern-bir-ornek-himar-basortusu.html

(Bu arada, verdiğim yazıda, direkt konu ile alakalı olmayan, hatalı bulduğum başka hususlar olsa da, bunlara girmeden, sadece başörtü meselesine odaklanmak istiyorum.)

Erdem Uygan, hımar kelimesinin örtü anlamına; “örtü anlamına gelen kelime hımâr değil hamr kelimesidir” diyerek itiraz ediyor ve ekliyor:

“Hımâr kelimesinin sözlüklerde verilen anlamı “kadının” başörtüsüdür. Hatta Ragıp El İsfahanî’nin meşhur Kur’an lugati Müfredat’a göre hımâr, “Arap örfünde” kadının başörtüsüdür. Kur’an’ın Araplar tarafından sadece başörtüsü anlamında kullanılan bir kelimeyi başka bir anlamda kullanmasının hiçbir gerekçesi olamaz”

Kısa bir süre için, Erdem Bey’in haklı olduğunu ve ayetteki kelimenin örtü değil onun iddia ettiği şekilde yalnızca başörtüsü olduğunu varsayalım ve Nur Suresi 31. ayetteki “hımar” kelimesi kadınların başına örttüğü başörtüsü-eşarp anlamına geliyor olsun. Şimdi de, ayette tarif edilen kadınları zihnimizde canlandıralım:

Tablomuzda müslüman kadınlar var, kendilerinin başlarında örtü var ve göğüs bölgeleri de açık. Bu kadınların başlarına bu örtüyü dini bir emirden dolayı takmış olmaları mümkün mü? Mümkün değil, çünkü bu ayetten önce inen, başörtüsü takılması gerekliliği konusunu tartışmaya açabilecek bir ayet mevcut değil. 

Peki ayette bahsi geçen kadınların ortada o ana dek gelmiş dini bir emir olmasa dahi, Kur’an’ın başka ilkelerinden ötürü, Nur 31’in ima ettiği karşı cinsi tahrik etmemek gibi dini bir sebeple, saçlarıyla kimseyi tahrik etmemek için başlarını örtmüş olmaları mümkün mü? Hayır, o da mümkün değil çünkü ayette tarif edilen kadınların başları örtülü de olsa göğüs bölgeleri açık ki kapatılması isteniyor. Dünya üzerindeki her kadın saçtan ziyade göğüs bölgesinin tahrik edici, cinsellik çağrıştıran bir bölge olduğunu bilir, haliyle, bu dediğimiz de olamaz. 

O zaman, ayetteki bu kelime Erdem Uygan’ın dediği gibi başörtüsü anlamına geliyor bile olsa dini bir sebeple takılmış bir örtü değildir. Yani kadınların başında örtü olsa bile bu belki iklimsel sebeplerle, güneşten-kumdan korunmak için, belki daha şık ve süslü görünmek için, belki onların yerel kıyafetleri öyle olduğu için vardır. Hal böyleyken, başları örtülüyken göğüs bölgeleri açık olan kadınların başlarındaki örtüyü karşı cinsi tahrik etmekten kaçınmak için, yani dini bir gerekçe-hassasiyet ile takmış olduğunu söylemek ortaya absürt ve ikiyüzlü bir tablo çıkarır.

Hımar ister örtü anlamına gelsin, ister başörtüsü anlamına gelsin, hiç fark etmez, aynı yazımın başlangıcında verdiğim ayetteki ayakkabı örneğinde olduğu gibi, Nur Suresi 31. ayetindeki asıl hedef değildir. Yani nasıl ki Taha Suresi 12. ayetten yola çıkıp “ayakkabı giymek Allah’ın emri”, “ayakkabı müslümanlara farzdır”, “müslümanlar asla ayakkabısız dolaşamazlar ki kutsal mekana girdiklerinde çıkarabilsinler”, “ayakkabı giymek farz değildir diyen kafir olmuştur” demek mümkün değilse, aynısı "başörtüsü takmak farzdır" söylemi için de geçerlidir.

Selamlar, sevgiler.

16 Ocak 2020 Perşembe

Tüm Hayvanlar Eşittir ama Bazı Hayvanlar Daha Eşittir?




George Orwell, "Hayvan Çiftliği" adlı kitabında yazımın başlığı olan cümleyi benim yazdığım amaçla yazmadı elbet. Ama irdelemek istediğim konuya da "cuk" diye oturdu doğrusu. Hem de öyle mecazi falan da değil. Avustralya hükümetine göre bazı hayvanlar diğerlerine göre daha eşit, daha değerli olsa gerek. Hayvan sevgisi ile ilgili bu ikiyüzlülük de nedir, anlamlandırmak kolay değil.

Bölgede son dönemde yaşanan yangınlar ve yangından etkilenen tatlı koala ve kanguru fotoğrafları, gören herkesin yüreğini dağlamıştır. Öte yandan, bu yazıda paylaştığım güncel haberi görünce gözlerime inanamadım. Koala ve kanguruları seviyor, kurtulsunlar diye çırpınıyor, onlar için üzülüyor, bağışlarda bulunuyor da develeri sevmiyor muyuz? 

Bu kişisel eleştiri ve kınamadan sonra, bloğumun içeriği gereği, asıl yazmak istediğim konuya yani bu haberin bende çağrıştırdığı ve hatta idrak etmeme katkı sağladığı ayetlere gelebiliriz:

Açıkçası Salih Peygamberin uyarıda bulunduğu Semud kavminin tam ne üzerine helak edildiğini ve helak öncesinde peygamber ve ona karşı gelen halk arasında geçen deve ile ilgili diyalogu tam kavrayamıyordum, ta ki bu haberi görene dek. 

Salih peygamberin kavmi Semud'un deve vesilesiyle sınanması ve sonra da elçinin uyarısını kaale almayınca toplumun deve olayı üzerine helak edilmesi pek çok farklı surenin ayetine konu edilmekte. (Örneğin; Araf, Hud, Şems, Şuara, İsra, Kamer Sureleri) İlgili ayetlerin hepsini buraya taşımayacağım ama inceleyenler görecekler ki deve Salih'in peygamberliğini inkâr eden kavme bir kanıt (beyyine), mucize olarak yollanmıştır ve her kanıt/ mucize gibi bir imtihan aracıdır. 

Ğaşiye Suresi'nde de deve Allah'ın eşsiz yaratışına örneklerden biri olarak sunulmuştur:

Bakmıyorlar mı o deveye, nasıl yaratıldı!
Ve göğe ki, nasıl yükseltildi!

Salih Peygamber halkına şöyle der:

Şems 13-15

Allah'ın elçisi onlara şöyle demişti: "Allah'ın devesini ve onun su içme hakkını koruyun." Fakat elçiye inanmadılar da deveyi devirip boğazladılar. Bunun üzerine, Rableri onların günahlarını kendi başlarına geçirdi de o yurdu dümdüz etti. Allah, işin sonundan korkacak değil ya! 

Şuara 153-158

Dediler: "Sen, adamakıllı büyülenmişsin." "Sen de bizim gibi bir insansın. Eğer doğru sözlülerden isen, hadi bir mucize getir." Dedi: "Şu bir dişi devedir. Onun su içme hakkı var. Belli bir günde su içme hakkı da sizin." "Ona kötülükle ilişmeyin. Yoksa büyük bir günün azabı sizi yakalar." Onu yere yatırıp kestiler. Sonra da pişman oldular. Sonunda azap onları yakaladı. Bunda elbette bir ibret var. Ama onların çoğu inanan kişiler değildi.

Kamer 23-30

Semûd da uyarıları yalanlamıştı. Şöyle demişlerdi: "İçimizden bir tek insana mı uyacağız? Vallahi böyle bir durumda biz, sapıklık ve çılgınlık içine düşeriz.""Aramızdan öğüt ona mı verildi? Hayır, o yalancı küstahın biridir." Yarın bilecekler, kimmiş yalancı küstah! Bir imtihan aracı olarak kendilerine dişi deveyi göndereceğiz. Artık gözetle onları ve sabret! Suyun, aralarında bölüştürüleceğini onlara bildir. Her su alış /içilecek her miktar hazırlanmıştır. Arkadaşlarını çağırdılar, o da hançerini kapıp deveyi boğazladı. Nasılmış benim azabım ve uyarılarım!”

Paylaştığım güncel haberdeki develerin katledilmesine sebep olan yüksek endişeden de anlaşıldığı üzere, deve çok su tüketen bir hayvandır. Çünkü suyu hörgüçlerinde stoklar. Ayetler ve habere bir arada baktığımızda anlaşılan o ki, devenin bol su tüketimi dönem dönem insanlar üzerinde su rezervlerinin tükenmesiyle ilgili bir tehdit duygusu oluşturmuştur.

Semud kavminin en temel hatası belki de her canlının rızkını Allah’ın üstlendiğini gözden kaçırmış olmasıdır. Aslında israf etmeden, sistematik bir şekilde paylaşıldığında hem kendilerine hem de deveye yetecek kadar su ve rızık varken aç gözlülük etmişler, hayvanın hakkını hiçe saymışlardır ve bu da helaklerinin vesilesi olmuştur.  Allah için daha çok yağmur yağdırmak da daha çok ekin çıkarmak da gayet kolaydır.



Hud 6 Yerde hiçbir debelenen yoktur ki, rızkı Allah'ın üzerinde olmasın. O, onun karar kıldığı noktayı da bilir, emanet edildiği yeri de. Herşey, apaçık bir Kitap'tadır.



Selamlar ve sevgiler

Not: Devlet, hükümetler sözüm ona çözüm üretme gayesiyle vardırlar. Bu olayın çözüm üretme mercisi elbette ben değilim.  Ama yine de sıradan halktan birisi olarak bu develer bu şekilde öldürülmek yerine başka bir çözüm yolu bulunabilirdi, belki bölüştürülerek başka ülkelere dağıtılabilirdi ya da iddia edildiği şekilde kontrolsüzce üremeleri baştan engellenebilirdi vs vs.

***

Avustralya'daki deve katliamı ile ilgili haberi içeren bazı linkler:




#avustralya #deve #katliam #hayvanhakları  #salih #kuran #sure